9 maçtır kazanamayan ve son 3 maçında gol atamayan Erzurumspor ‘Kendime gelip toparlanmam lazım’ düşüncesiyle başladı. Beşiktaş içinse zirveye iyice yerleşme maçıydı.
Topa çok sahip olmak “Bakın ben ne güzel oyunun hâkimiyim; nefes aldırmıyorum rakibime” demek değil. Şampiyonlar Ligi’nde 2012 yılında, Celtic-Barcelona’yı 2-1 yenerken Barcelona, yüzde 89 topa sahip olma oranıyla maçı tamamlamıştı. 90 dakika boyunca sadece 5 atak girişimi yapan İskoç takımı istatistikleri perişan etmişti sanki. Futbolda rakamlar gerçeği söyler gibi yapar. Bu oyunda sonuç alacaksın.
15 dakika dolarken Beşiktaş topa sahip olmayı bırakın, tehlikeli şut girişiminde bile bulunamadı. Kanat savunmalar, orta saha çizgisine yakın oynamaktan çok uzakta kalınca, etkisizlik takımın tümünü sardı.
12 puanlık maça iyi başlayamadı Beşiktaş. Sonra baskı başlayınca pozisyon üretimi başladı, ev sahibinde. Erzurumspor, ilk yarı boyunca Beşiktaş’ın pas opsiyonlarını kısıtlamak istedi. Bu plan, büyük ölçüde başarılı oldu. İkinci yarı, gol atma isteği ve penaltı. Aboubakar’ın penaltılarını kurtarmak çok zor, kaleciler için. Çünkü, onların gözünün içine bakıyor.
Ve Beşiktaş’ın, bu sezon çok sevdiği ani atakta golü bulmanın mutluluğu. N’Koudou çok rahattı golü atarken.
5 dakikada oyuna hükmetmenin karşılığını 2 golle buldu Beşiktaş. Erzurumspor’un oyun disiplini, yenen 2 golden sonra bitti. Vida üçüncü golü Lewandowski tarzı atarken yine Aboubakar ile gelen, hazırlanışı nefis gol, 12 dakikada maçı 4-0’a getirdi. Sanki statta kusursuz fırtına çıkmıştı. Beşiktaş çok daha fazla gol atabilirdi. Ama temposunu düşürdü.