Süper Lig’in üçüncü haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Galatasaray’la 0-0 berabere kalırken sarı-lacivertlilerin derbi performansını SÖZCÜ Fenerbahçe muhabiri Sercan Hamzaoğlu değerlendirdi.
ANALİZ / SERCAN HAMZAOĞLU Türk Telekom Stadı’nda Galatasaray-Fenerbahçe maçları son yıllarda birbirinin kopyası şeklinde geçiyor. Dün de son 4-5 sezonun özeti gibiydi. Maçın geneline baktığımız zaman çıkartabileceğimiz en önemli nokta Fenerbahçe’nin hücumda üretkenlikten çok uzak olmasıydı. 90 dakika boyunca Fenerbahçe’nin yine organize bir atağı yoktu. Sarı-lacivertliler, özellikle ilk yarı topa hakim gibi gözükse de rakip kalede tehlike yaratmakta zorlandı.
İkinci yarı ise kısmen daha iyiydi Fenerbahçe. 80. dakikaya kadar rakip sahada oyunu domine etti ama buna rağmen yine ceza sahasında çoğalıp, tehlike yaratma konusunda etkili olamadı. Fenerbahçe’nin daha iyi gözükmesine rağmen Galatasaray 3-4 net gol fırsatı yakaladı ve Altay kalesinde adeta devleşerek olası yenilgiyi de önlemiş oldu.
Gerçekten anlamak imkansız!
İyi gözükmene rağmen, pozisyon üretemeyip, kalecinin iyi performansıyla 1 puan alıyorsan burada sıkıntı var demektir. Bir kere Erol Bulut 78 dakika Deniz Türüç’e nasıl sabretti, gerçekten anlamak imkansız. Oyuna giren Ferdi de geçen sezonun son 7-8 haftasındaki görüntüsünden çok uzak ve fizik olarak biraz geri gitmiş. Deniz yerine Sinan tercihi yapılsaydı, ki çoğumuzun beklediği ilk 11 böyleydi, Fenerbahçe hücum hattında daha net fırsatlar bulabilirdi. Sosa’nın da adeta 6 numara gibi oynamasıyla Fenerbahçe gol pozisyonu üretmekte iyice sıkıntı çekti. Bence Sosa’ya biraz daha özgürlük verilmesi lazım. Trabzonspor’daki rolünden çok Beşiktaş’taki rolünü üstlenmesi gerekir. Daha çok hücuma dönük oynamalı. Fenerbahçe’nin orta sahadaki şu an en yaratıcı oyuncusunu arka planda görevlendirmek bana pek mantıklı gelmiyor. Ozan Tufan dün sahanın iyilerinden gözüktü. Yaptığı driplinglerle etkili oldu ancak 10 numara pozisyonunda maça başlıyorsanız bir iki ara topuyla santraforunuzu golle burun buruna getirmeniz gerekir. Ozan bunu yapamadı, yapamaz da. Fenerbahçelileri dün en çok mutlu eden performans ise Tisserand-Lemos ikilisiydi. Uzun yıllar sonra stoperde iyi bir ikili oldu diyebiliriz. Tabii zaman neler gösterecek hep birlikte göreceğiz.
Erol Bulut’un Hatay maçından sonra bu karşılaşmada da oyunu okuma konusunda sıkıntıları olduğunu gördüm. Sonuçta Fenerbahçe yeni bir takım ve alışma süreci elbet olacak ancak puan kayıpları baskıyı artırır, bu da daha fazla hataya sürükleyebilir.
İLGİLİ HABER Berabere biten derbinin tek kazananı: Erol Bulut
Mert Hakan’a uyarı yapmak lazım…
Fenerbahçe’nin net bir şekilde etkili bir santrfora ihtiyacı var. Samatta’nın performansını değerlendirmek için çok erken. Eğer Karagümrük maçından itibaren üst düzey oynamaya başlamazsa Fenerbahçe’yi çok ciddi gol sıkıntısı bekliyor. Oyuna sonradan giren Mert Hakan’a da bir uyarı yapmak lazım. Sahanın en çok yorulan oyuncularından Taylan’a 90. dakikada ikili mücadele kaybetti. Henüz oyuna gireli 4-5 dakika olmuştu. Ciddi derecedeki fizik eksikliği iki haftadır göze çarpıyor. Büyük umutlarla geldi, geçmişte kendisi gibi gelip sönen birçok oyuncu var. Bunları göz önüne getirip kendisini toparlaması lazım.
Sonuç olarak Fenerbahçe, bir derbi deplasmanından puanla dönüyor. Bunu bir avantaj olarak görebiliriz. İlk iki haftanın en hazır takımı olarak gösterilen Galatasaray’la yepyeni bir kadrosu olan Fenerbahçe arasında hiçbir farkın olmadığını gördük. Haftalar ilerledikçe Fenerbahçe rakibinden çok daha iyi durumda olacaktır.
Fenerbahçe’nin sezonun kalanında oynayacağı en az 30 maç, geçen haftaki Hatayspor maçı gibi olur. Fenerbahçe ne geçen haftaki ne de dünkü oyunuyla kapanan savunmaları açabilir. Açıkçası tünelin ucundaki ışıktan yansımaları dün gördük. Fenerbahçe’nin gol yollarında etkili bir kanat forvete ihtiyacı var. İlk 3 haftada Thiam, Sinan, Ferdi ve Valencia’nın bu işi sezon sonuna kadar götüremeyeceği gözüktü. Deniz Türüç’ü bu isimlerin arasına katmıyorum bile.