Geçen hafta derbide, Fenerbahçe’nin oyunu, stratejisi farklıydı. Büyük maçlar yüksek konsantrasyon ile oynanır. Karagümrük maçında Fenerbahçe, oyuna daha değişik başlamalıydı. Bu maç farklıydı çünkü.
Sakin, tek topu iyi oynayan, deneyimli oyunculardan oluşan Karagümrük, önce kendi sahasında çok kontrollü kaldı. Sonra, rakip yarı sahaya başarılı geçişler denedi. Oyun orta alanda kilitlenmeye giderken, Fenerbahçe’nin bu sezon büyük kozu olacağı belli olan duran toplar meyvesini gösterdi. Samatta, çubukluyla ilk golünü attı. 5. dakikada Lemos’un topu direkten dönmese daha farklı senaryo izleyecektik maçta. BU oyunda, yeniden yapılanan takımlar için, sezon başı maçları çok zordur. Bazen bloklar arası uyumsuzluk ortaya çıkabilir. Bu problem, geçici bir süre sonra atlatılacak. Ama kadro otururken, puan kaybetmek dezavantaj doğurur. Fenerbahçe’nin oyun içinde kaybettiği topları daha çabuk geri alması lazım. Thiam, topsuz oyunda başarılı gözükebilir. Fakat o bir forvet. Ceza sahası içine topla yapacağı işler ön planda olmalı. Şut atmak veya Samatta’ya servis yapmak gibi. Valencia, hareketli ve tehlikeli. Topu kaybettikten sonra, çoğu zaman bırakıyor işi.
Gelişmiş futbol ülkelerinde bu stil kabul görmüyor. Caner ve Gökhan, hücuma katkı verdiklerinde parlayan oyuncular. Ya çıkamazlarsa, ne oluyor? Fenerbahçe’nin kanat organizasyonları sıradanlaşıyor. Bu isimler mutlaka daha çok hücuma çıkmalılar.
Gelelim ikinci gole: Sosa, topu ayağından çıkardığında, Samatta bence golü atmıştı. Golcülerin çerçeveyi görme hisleri bambaşkadır. Samatta, Kadıköy’de bunu gösterdi.
VAR’la gelen Sabo’nun penaltı golü, Fenerbahçe’yi sarsabilirdi. Nitekim sarstı da. Lemos infilak etti sanki! Ama Altay, Sabo’ya “Dur” dedi. Şöyle bir gerçek var: Bu maçta 3 puanı Altay aldı.