Milli maç aralarında arzu edilmeyen sakatlıklar maalesef olur. Covid-19 ise hayatın her alanı gibi takımları da sarsıyor. Galatasaray’da sahaya çıkan 11, elde kalanların en idealiydi. Mesele, bu takım 90 dakikada ne yapacaktı? 9. dakika, maçın kilit anlardan biri olabilirdi. Donk’un nefis pası, Emre Akbaba’yı Lung ile karşı karşıya bıraktı. Emre atsa, maçın başında rahatlardı Galatasaray, ilk 15 dakikada işi bitirebilirdi. Kanatları iyi kullandı, savunma arkasına atılan tehlikeli toplar pozisyonlar getirdi, ev sahibine.
Bu ligin nasıl nefes aldığını bilen Samet Aybaba’nın işi, takım savunması anlamında kolay değil. İşi zor, yolu uzun, ama vakti dar. Galatasaray’ın ikinci bölgede sağladığı büyük üstünlük, maçın adını değiştirdi: Galatasaray, Lung’a karşı. Ama sakatlandı. Tribünlerde seyirci olsa, kesin alkışlanırdı. Devreyi 7 kurtarışla sakat sakat bitirmesi, takdire şayan gerçekten.
Muğdat, Galatasaray’ın bir türlü filelere gönderemediği pozisyonlar sonrası, takımı sarstı. Linnes’in aşiline yaptığı faullü hareket, VAR ile gelen Diagne’in penaltı golü, Galatasaray’ı rahatlattı. Kayserispor alan savunması yapmayı denedi, golü yiyene kadar. Alan savunması “Haydi çocuklar sıraya, boy sırasını unutmayın” gibi yapılmaz, yalnız! Hamle ve mücadele gerektirir. 10 kişi kalan Kayserispor golü nasıl bulurdu? Şut, en büyük silahtır böyle zamanlarda. Campanharo nefis vurdu. Kayserispor ilk şutunda beraberliği yakaladı. Rakamlarla rakibi ezebilirsiniz, ama icraat önemli bu oyunda işte. Oyun olarak okyanusu geçip, derede boğulabilirsiniz.
Son 15 dakika Galatasaray adına mini buhran ortaya çıktı. Yine ataklar ve şut girişimleri. Fakat süre geçtiği için organize işler olmadı.
Şaka gibi puan kaybetti Galatasaray.