Derbi kadrosunun yüzde 50’sini 11’de değiştirmişti, Erol Bulut. Maç başlar başlamaz, oyun Denizlispor yarı sahasında oynanmaya başladı. Fenerbahçe hücumda oyun kurup ceza sahası içinde hemen etkili olmak istiyordu. Savunma kanatları Gökhan ve Caner, orta saha çizgisine yakın olup hücumda yine ön plana çıktılar, maçın başında. Ferdi topla ne kadar çabuk olduğunu, Cisse’ye attığı gol pasında gösterdi. Yüksek baskı ve hareketlilik, golü çabuk getirdi, Fenerbahçe’ye…
Fenerbahçe’nin oyun yapısında, üçüncü bölgede rakibe sürekli baskı yapmamak var. Bu düşünceyi takıma mutlaka yerleştirmek lazım. Yılların ezberi, Denizli’de yine ortaya çıktı. Caner kornerde, Gökhan’ı ön direkte yine çok iyi gördü. Her defans bunu yıllardır biliyor ama engelleyemiyor. İkili, futbolu bırakana kadar, bu senaryoyu çok yaşayacağız, belli oldu.
Futbol, çok değişken bir oyun. VAR penaltısı, Serdar Aziz’in kırmızı kartı. Altay’ın, Murawski’nin penaltısını kurtarması, çok izlenen bir dizi filmin en heyecanlı anları gibiydi. Bitmedi. Penaltı sonrası yine 2 mükemmel kurtarış yaptı. Altay, takımı için moral motivasyon depoladı.
Pelkas’ın yerine savunmayı güçlendirmek için Sadık’ı oyuna almak, doğru düşünceydi. Yalnız ‘Kendisinden anahtar paslar ve iyi şutlar beklenen Sosa çıkabilirdi’ diye de düşünmeden edemedim. Şarjı olmayan Sosa, oyun içinde çok kayboluyor. Enteresandır, mücadele gücü yok.
Sonra, uzun süre baskı yedi Fenerbahçe… 10 kişi kalınca, mutlaka teknik direktörlerin B planı vardır. Ben bunu göremedim, saha içinde…
Altay’ın tam 7 nefis kurtarışı 3 puan getirdi Fenerbahçe’ye…