İsrail’in Beitar Jerusalem kulübünün yüzde 50 hissesi, Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi’ne satıldı. Bu anlaşma, kulübün taraftarlarını ikiye böldü. Bir yanda sert protestolar, bir yanda ise umut vardı.
Derleyen: Tarık ERYİĞİT | İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki diplomatik yakınlaşma, futbola da yansıdı. İki ülke arasında imzalanan normalleşme anlaşmasının ardından BAE Şeyhi Hamad bin Halifa El Nahyan, İsrail ekibi Beitar Jerusalem’in yüzde 50’sini satın aldı. Bu yatırım taraftarın bir kısmına umut aşılasa da, bazı kesimleri çok rahatsız etti. Özellikle de kulübün aşırı sağcı taraftar grubu La Familia’yı…
Takımın antrenman tesisini basan La Familia üyeleri, ne oynanan kötü futbolu ne de alınan sonuçları protesto etti. Taraftarların tek tepkisi, kulübün bir Arap şeyhine satılması oldu. Grup üyeleri, stadyuma ırkçı sloganlar yazarak başladıkları tepkilerine, antrenmanda ırkçı sloganlar atarak kulübe Arap yatırımcı istemediklerini dile getirerek devam etti.
POLİS MÜDAHALE ETTİ
Geçmişte benzer bir durumda yönetim ofisini ateşe verdikleri bilinen grup üyelerinin gösterilerinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Oldukça sinirli olduğu gözlenen taraftar grubu üyeleri, sloganlarında ırkçılık içeren cümleler kullanmaya başladı. Kulüp Başkanı Moshe Hogeg’in antrenman tesislerine gelmesinin ardından gerilim iyice tırmandı.
Grubun protestosu sınırları aşmaya yaklaşınca, Hogeg megafonla taraftarlardan dağılmasını istedi. Ancak bu çağrıya kulak asmayan La Familia üyeleri, polis müdahalesi ile karşılaştı. Bazı taraftarlar göz altına alındı. Oldukça gerilimli geçen antrenmanda kimse zarar görmezken, grup üyeleri dağılırken de sloganlarla tepkilerini sürdürdü.
Ancak La Familia üyelerinin sert tepkisi, anlaşmayı iptal etmeye yetmedi. BAE Şeyhi Hamad bin Halifa El Nahyan, kulübün yüzde 50 hissesinin sahibi oldu. Şeyh, kulübe 10 yıl içinde 92 milyon dolar yatırım yapacağının da garantisini verdi. Bu devasa rakam bile bazı taraftarları yumuşatmadı.
BEITAR JERUSALEM
Kudüs’te 1936’da kurulan Beitar Jerusalem, tarihi boyunca takımda herhangi bir Arap sporcuyu oynatmaması ile tanınıyor.
TARAFTARLAR İKİYE BÖLÜNDÜ
İsminin gizli tutulmasını isteyen La Familia taraftar grubunun bir üyesi, The Guardian’a yaptığı açıklamada, anlaşmanın sadece kulübü değil, tüm Kudüs’ü etkilediğini savunuyor. Arap yatırımının, Kudüs’te yaşayan Yahudiler için bir tehdit olduğuna inanıyor.
Beitar Jerusalem taraftarlarından Moar Ifrach ise, anlaşma sonrası birçok taraftarın kulübe cephe aldığını söylüyor. Körfez yatırımının kulübe, Manchester City’ye olduğu gibi, sportif başarı getireceğini umduğunu belirten Ifrach’ın “Irkçılığın dayandığı bir temel yok. İçi tamamen boş bir söylem… Ben takımımın başarısına bakarım” şeklindeki söylemi, taraftarların da kendi içinde ayrıştığını gösteriyor.
Anlaşma, taraftar grupları kadar spor camiasındaki bazı isimleri de rahatsız etti. Spor yorumcusu Saied Hasnen, New York Times’a yaptığı açıklamada anlaşmayı ‘Utanç verici‘ olarak nitelendirirken “İsrail’de neden Arap karşıtı bir takım yatırım yapılmak için seçildi? Başka bir takıma da yatırım yapılabilirdi. Bu gerilimi arttırmaktan başka bir işe yaramaz” yorumunda bulundu.
İLGİLİ HABER Futbolun kanayan yarası ırkçılık… Bu kez halı altına süpürülemedi
OFİS BİNASI ATEŞE VERİLMİŞTİ
Bu La Familia isimli aşırı sağcı taraftar grubunun ilk vukuatı değil… Kulüp 2013 yılında iki Müslüman Çeçen futbolcu transfer ettiğinde de ortalık karışmıştı. Takımlarında bu futbolcuları görmek istemediklerini belirten La Familia grubu, protesto gösterilerinde bulunmuştu. İki futbolcu, maçlarda ırkçı saldırılara maruz kalmışlardı. Öfkesi dinmeyen grup, hızını alamamış ve yönetim ofisini ateşe vermişti.
Ancak 2018 yılında kulübü satın alan IT milyoneri Moshe Hogeg, Beitar Jerusalem’in ırkçı imajını değiştirmek için hızla girişimlere başlamıştı. Hogeg, ırkçılıkla mücadele edeceğini ve bunun için sert adımlar atmaktan da çekinmeyeceğini söylemişti. Irkçı tutumlar sergileyen taraftarlara karşı açılacak yüksek maliyetli davaların da bu mücadeleye dahil olduğunun altını çizmişti.
BAE Şeyhi El Nahyan ile yapılan anlaşma bu nedenle Moshe Hogeg için büyük önem taşıyor.
“YAHUDİLER VE MÜSLÜMANLAR BİR ARAYA GELDİĞİNDE…”
Hogeg, 2019 yılında BBC’ye verdiği bir demeçte “Kimsenin hayatını mahvetmeye çalışmıyorum. Kimseyi eğitmek gibi bir niyetim de yok. Bu benim görevim değil… Benim görevim, kulübümü ve ülkemi kötü gösterecek ırkçı hareketlerde bulunan insanları engellemek” ifadelerini kullanarak kulübün imajını değiştirmekte kararlı olduğunu göstermişti.
Hogeg, kulübü ilk satın aldığında Observer’a yaptığı açıklamada “İşbirliği, Yahudiler ve Müslümanlar bir araya geldiğinde muhteşem şeyler yapabileceklerini tüm dünyaya ve birkaç ırkçıya, kanıtlayacak” diyerek, ırkçılıkla mücadelenin kendisi için ne kadar önemli olduğunun altını çizmişti.
Hogeg ayrıca, sadece imaj için bir Arap futbolcu kadroya dahil etmeyeceğini, ancak teknik kadronun istemesi durumunda bu transferi gerçekleştirmekten de korkmayacağını vurguluyor.
EL NAHYAN ANLAŞMADAN MEMNUN
Beitar Jerusalem’in yüzde 50 hissesini satın alan El Nahyan, anlaşma ile ilgili Jerusalem Post’a yaptığı açıklamada “Bu yatırım kararında Hogeg ile yıllardır süren dostluğumun ve iş ilişkilerimin de etkisi var. Kulüpte ırkçılıkla mücadele konusunda yapılanlar hakkında çok şey duydum. Bu değişimin bir parçası olmaktan dolayı heyecanlıyım” dedi.
El Nahyan, açıklamasını “Sadece kulübümüzün değil, toplumumuzun da iyiliği için, yeni birlikte yaşama, başarı ve kardeşlik günlerine ilerliyoruz. Kulübün kapısı, dini, dili, ırkı ne olursa olsun sportif fayda sağlayacak tüm yeteneklere açık…” şeklinde noktaladı.
İKTİDARLA YAKIN İLİŞKİ
Aşırı sağcı taraftar grubu dışında Beitar Jerusalem, İsrail iktidarı ile yakın ilişkileri ile de tanınıyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun, koyu bir Beitar Jerusalem taraftarı olduğu biliniyor. Netanyahu, birçok kez Beitar Jerusalem’in maçlarını tribünden takip ediyor.
İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin de bir dönem kulüpte yöneticilik yaptı. Rivlin, ilk kez 7 yaşında izlediği Beitar Jerusalem maçının ardından kulübün taraftarlarından biri olduğunu açıklamıştır. Hatta Rivin ‘Betar Jerusalem’in en kıdemli fanatiği’ olarak adlandırılır. Bu iki milliyetçi görüşe sahip politikacı, BAE ile ‘Tamamen normalleşme’ sürecine girdi. Anlaşma yatırım, turizm, kültür, doğrudan uçuşlar, güvenlik, telekomünikasyon, teknoloji, enerji, sağlık, kültür, çevre, karşılıklı elçiliklerin açılması konularını kapsıyor.
Anlaşmayı Netanyahu imzaladı, Rivlin onayladı. İki politikacı da en az La Familia üyeleri kadar Beitar Jerusalem taraftarı…