Öyle bir şey başardı ki, adını tarihe altın harflerle yazdırdı! Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk adına düzenlenen Gazi Koşusu’nun üst üste 7 kez kazanan Ahmet Çelik, Veliefendi Hipodromu’nda Mesut Yıldırım’a konuştu. Röportajın fotoğraflarını ise Fatih Erdoğdu çekti.
AT yarışlarının derbisi olan Gazi Koşusu’nu üst üste 7 kez kazanarak tarihin akışını değiştiren jokey Ahmet Çelik, duygularını SÖZCÜ HaftaSonu ile paylaştı. İmkansıza yakın bir başarının altına imzasını atan başarılı jokey, rekorunun kırılamayacağından emin. Biz sorduk, Ahmet Çelik içten ve samimi yanıtlar verdi:
Geçen sene altıncı şampiyonluğunda eninle oturup zaferini konuştuk. Bir yıl sonra kariyerine 7’yi ekledin. Geçen bir seneyi bize özetleyebilir misin?
“Geçen sene üst üste altıncı Gazi Koşusu’nu kazandıktan sonra söylentiler başladı. Bu dedikodulara kulak asmadım. Söylentilerden sonra yedinci yarışı kazanmam gerekiyordu. Bir yıl önce başladı yani yedinci yarışı kazanma hevesim. Zaten Gazi Koşusu için herkes en iyi atı seçmeye çalışıyordu. Gazi için neredeyse her yerden teklif geldi. Ben Burgas’ı seçtim.”
Burgas’a binme sebebin?
“Burgas’a sezon sonu Ankara’da maiden yarışta bindim. O yarışı kazandıktan sonra Adana’ya gitti. Orada başkasıyla bir yarış koştular, burun farkıyla kaybettiler. Kışın istirahat ettiler, büyük yarışlara katılıp yıpranmamak için 3-4 ay bir istirahat zamanı gerekiyordu. Zaten ben ilk bindiğimde Gazi’yi kazanacak bir at olduğunun sinyallerini veriyordu.”
Üst üste altı şampiyonluk üzerinde baskı yapıyor muydu?
“Hayır? Zaten ben, kısmete çok inanan bir insanım. Bize yazılmışsa hiç kimse bozamaz. Ne güzel böyle yedi kez üst üste Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk adına yapılan bu onurlu yarışı kazanmak nasip oldu. Tabii ki çok büyük bir gurur ve bu tarihi yarış devam ettiği sürece ismim hep geçecek. O kadar mutluyum ki.”
Rekorun bundan sonra kırılabilir mi?
“Aslında insanlar yanlış anlayabilir. Ben 5-6’ya kadar konuşmak istemiyordum. Yani konuşsam insanlarımız acaba kendini çok mu beğeniyor, mütevazı değil mi şeklinde düşünecek diye susuyordum. Ama ben bir jokey olsam da bunu Halis abiye (Karataş), başka bir jokeye sorun alacağınız cevap aynıdır: Allah bunu başka hiç kimseye nasip etmez. Kırılmaz demiyorum, imkansız olarak görüyorum! Neden diyeceksiniz? Değil yedi kere kazanmak, bazen bir jokey yedi sefer bile Gazi koşamaz. Bu işin sakatlığı var, cezası var, var da var. Mesela ilk Gazi Koşusu’nu Matador Yaşar’la koşacaktım. O benim kazanabileceğim bir yarıştı. Matador Yaşar’la önce Büyük Kulüp Koşusu’nu, sonra da Sait Akson’u kazandım ve bir anda Gazi’nin favorisi oldum. Ancak gelin görün ki yarışa dokuz gün kala on günlük bir ceza aldım. Bir günle Gazi’yi kaçırdım. Halis abi bindi ve kazandı.”
Gazi’yi her kazandığında neler hissettin?
“Dünyalar benim oldu. Anlatmakla olmuyor, kelimelerle o duyguyu anlatamazsınız. At, o finişi gördüğünde insan kilitleniyor sanki. Bütün dünya senin olmuş, bütün mutluluklar senin olmuş gibi oluyor. Tarif edemiyorum şu an size. Beyniniz duruyor o an. Gazi kazanmak zaten ayrı bir şey ama üst üste 7 defa kazanmak olağanüstü bir şey.”
Kaç kez daha kazanırsın?
“Bu işler kısmet. Bu mutluluğu daha çok yaşamak isterim tabii ki. Kaderimizde ne varsa, kimse bilemez ama elimden geleni yapacağım.”
Hangi Gazi senin için özeldi?
“Tabii ki ilk Gazi önemli ama ondan sonra bütün Gazi’ler birbirinden değerli olmaya başladı. Diyeceksin ki nasıl? İlk Gazi, hayatım boyunca tatmadığım ilk duyguydu. Ama ondan sonra ikinci, üçüncü, dördüncü… Üst üste kazandıkça hepsi birbirinden değerli oluyor. Çünkü aralıksız her kazandığında kendi rekorunu kırıyorsun. Rahmetli Ekrem Kurt’un rekoru üçtü. Üst üste üçüncü kez kazanıp rekoru egale etmiştim. Geçecek mi dediler, onu da geçtim. Sonra rekoru kırabilecek mi dediler, yaptım. Kendi rekorumu geliştirdim. Biz 4. Gazi’de Guinness’e başvurmayı düşündük. Ama bir arkadaş ‘Abi ya beşinciyi de kazanırsan, altıncıyı da kazanırsan nasıl olacak, bir daha mı başvuru yapacaksınız?’ deyince ‘Evet bekleyelim’ dedik. Kaybedersek başvuracağız. İnşallah kazanma serim daha uzun sürer.”
“İMAMOĞLU’NU SEVİYORUM”
Ekrem İmamoğlu’yla diyaloğunuz çok güzel. Bunu bize biraz anlatır mısın?
“Hayatım boyunca ben, siyaseti hiç sevmedim. İçinde de olmadım ama ben insanları şahsen çok seviyorum. Kendisiyle tanıştım. Çok pozitif ve çok iyi bir adam. Siyasetçi olarak çok mu iyi, çok mu kötü bilmiyorum. Ama ben işime gücüme bakıyorum. İnsan olarak onu çok seviyorum, çok düzgün biri.”
Bu yıl gazi için kaç teklif aldın?
“Ben istesem 22 tane at vardı, herhalde en kötü 18-19 ata binebilirdim.”
Senin rakibin kim?
“İnsanın rakibi sadece kendisidir, bunu her zaman söylüyorum. Sen iyi bir sporcuysan, kendi kıymetini biliyorsan ve mesleğine saygı gösteriyorsan her zaman sen iyi olursun. Mesela Müslüm Gürses’in, Ferdi Tayfur’un, Tarkan’ın, İbrahim Tatlıses’in ayrı bir kitlesi var. Birbiriyle kıyaslanamaz yani. Müslüm Gürses’i, Tarkan ile kıyaslayabilir misin? Herkes kendi dalında iyi. Halis abinin kendine has özellikleri var. Benim de kendime has özelliklerim var.”
“KISKANÇLIK OLMUYOR”
Meslektaşlarınız seni kıskanıyor mu?
“Kıskançlık demeyelim de herkes elbette ki zirvede olmak ister. Herkes burada başarılı olmak istiyor çünkü. Kıskançlık güzel kelime değil. Ben olsam, ben de farklı bakardım. Meslektaşız sonuçta. Gazi’yi yedi kere üst üste kazanıyorsunuz. Bunlar olabilir. Kötü niyetli değil kıskançlıkları, çekememezlik değil yani. Yarıştan sonra herkes tebrik edip, ‘Ne mutlu, bizi tarihe tanıklık ettiriyorsun. Kimseye nasip olmaz bu tarih’ diyor.”
“KÜFRE TAHAMMÜL EDEMEM”
Sosyal medya hesabında bir hikaye paylaşmıştın. Orada kimi hedef aldın?
“Onu şöyle anlatayım. Eleştiriye varım ama küfre tahümmül edemem. Şimdi artık çoluğumuz çocuğumuz büyümeye başladı. Orada çok sinirlendim için açıklamayı herkes üzerine aldı. Ama üstüne alınacak olan alınsın. Öyle insanlar türedi ki gidiyorlar fotoğraflarımın altına bana ve aileme küfür dolu
yorumlar yazıyorlar, Kim olduklarını da bilmiyorum. Eleştireceksen başım üstüne ama küfür nedir yahu?”
“TARAFTARIN SESİNİ BİLE ÖZLEDİM”
Tribünlere yarışseverler alınmaya başladı ve hasret bitti. Ne söyleyeceksin?
“Çok mutlu oldum. İlk günlerde tanımadığım bir taraftar yanıma geldi. ‘Ahmet, yedi defa kazandın artık sekizi de başkalarına bırak’ dedi. ‘Vay be kardeşim sizi bile özlemişiz, sesinizi bile çok özlemişim’ dedim. 1.5 senedir onları görmüyoruz. Bir gördük, eski günlerimize döndük. Onlar olunca enerjiniz yüksek oluyor, motive ediyorlar. Seyircisizken gelip gidiyorduk ama kendi aramızda, eğerimizi söküp evimize gidiyorduk. Çok monotondu.”