Spor medyasının İtalya’daki ünlü isimlerinden Fabrizio Romano, geride kalan birkaç haftada corona virüsü karantinası altındaki ülkesiyle ilgili izlenimlerini aktardı.
Fabrizio Romano, Sky Sports Italia ve the Guardian’da çalışan bir yazar. Romano, İtalya’da etkilerini ağır bir şekilde gösteren corona virüsü salgını sırasındaki gözlemlerini “The Guardian”a aktardığı bir mektup kaleme almış:
“Birkaç gün önce ışıkları kapattığımızda karanlığa gömülmüştük. Sessizlik bizi yutmuş gibiydi. Sessizliği bir tek ambulans sirenleri bozuyordu. Onlardan da çok fazla vardı ve her siren kolektif olarak bizlere atılan bir yumruk gibiydi.
Normalde futbol dünyasındaki transfer haberlerini Guardian’a yazıyorum. Ancak şu anda bunu yapmıyorum. Hangi futbolcunun nereye transfer olacağı önemli değil. Yine de burada geride bıraktığımız birkaç haftadaki tecrübelerimi sizlere aktarmak istiyorum.
“ZAMANIN İKİ BOYUTLU OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİ”
Bir gazeteci olarak tüm İtalya’yı baştan sona gezdim. Doğduğum şehir Napoli’den, yaşadığım şehir Milano’ya kadar. İtalya keyifli ve gülücük saçan bir ülkedir. Yaklaşık iki haftadır bu neşe eve kapanmış durumda. Her gün, saat ve dakika gece gibi. Geçtiğimiz sene hayatını kaybeden Napolitan filozof Luciano De Crescenzo, zamanın iki boyutlu olduğunu bize söylemişti. Sırrınınsa; yaşamınızda kalan gün sayısını söylemek olduğunu değil, onları nasıl özel kılabileceğinizi söylemek olduğunu belirtir. Ancak insanlık tüm bilimini ve çabalarını yaşamı uzatmak adına kullanıyor.
Geride bırakmak üzere olduğumuz ay boyunca karantina sebebiyle günler birbirinin aynısını tekrar etmeye ve giderek uzamaya başladı. Zaman giderek yavaş akıyor.
Bunları size İtalya’nın en çok turist çeken ve kalbi olan Milano’dan yazıyorum. Burası aynı zamanda pandemiden en çok etkilen Lombardy’nin, tam ortasında bulunuyor. Ancak güneyden kuzeye nerede olursanız olun camdan dışarı baktığınızda görüntü size aynı şeyi söylüyor: Yalnızca birkaç araba ve yemek almaya koşan birkaç insan.
“TÜM HALK EVLERİNE TIKILI KALDI”
İnsanlar her yerde sevdikleri için dua ediyorlar. Hastanelerde tamamıyla dolu ve insanlar zor günler geçiriyorlar. Her gece hasta ve ölü sayıyla ilgili açıklanan güncellemeler savaş dönemini hatırlatıyor. 500, 600 hatta 700’den fazla ölümün gerçekleştiği günler ve tüm halk evlerine tıkılı kalmış durumda.
Hastanede insanlar aralık vermeden, kendi hayatlarını riske atmak pahasına çalışıyorlar. Sağlık sistemimizle gurur duyduk, bir Dünya Kupası’ymış gibi. Sağlık çalışanlarımızı onurlandırmak için balkonlarımızda saygı duruşunda bekledik ve ulusal marşımızı söyledik.
Bu sırada yaşlılar WhatsApp ve Skype üzerinden torunlarına selam göndermeyi öğreniyordu. Geri kalanlar ise internet üzerinden sevdikleriyle konferans konuşmalar düzenliyordu. Yine de yüz yüze görüşmenin yerini tutmuyor ve birbirimizi özlüyoruz.
“SON MAÇ BİR ÖMÜR ÖNCE YAŞANMIŞ GİBİ”
Oynanan son futbol maçı bir ömür önce yaşanmış gibi. İleride yaşayacaklarımıza bir hazırlıkmış meğer. Seyircisiz, duygusuz, sessiz, tatsız tuzsuz bir maçtı. O sıralar henüz ilk haftadaydık ve o bile endişe vericiydi. 11 Mart’ta 50 binden fazla seyircinin Liverpool-Atletico Madrid için Anfield’a gidişini endişeyle izlemiştik. İtalya’da 800 kişi hayatını kaybetmişti bile ve şu an 6 bin kişiyi geçtik.
Normalde İtalyanlar her an futbolla yaşarlar. Churcill bir keresinde “İtalyanlar futbol maçlarını savaş, savaşları da futbol maçı kaybetmişçesine kaybederler” demiş ve çok da haklıdır. Ancak şu an kimsenin umrunda değil. Serie A veya Şampiyonlar Ligi ne zaman geri dönecek, hiçbir önemi yok.
“ŞEYTANİ CANAVARI YENECEĞİZ”
Belki geri döndüğünde çok şey ifade edecek ancak şu an için futbolun beklemesi gerekiyor. Corona virüsle birlikte mücadele etmeliyiz. Kişisel mesafemizi koruyarak ancak bir arada. Mental olarak güçlü bir şekilde, fedakarca davranarak ve ‘normalliğe’ veda ederek. Bir gün bu şeytani canavarı yeneceğiz ve güzel günler gelecek.
İtalya ve Dünya’nın her yerinde olduğu gibi, birlik olarak çok daha güçlüyüz. Şimdilerde her zaman olduğumuzdan daha da birlik olmuş durumdayız.
Işıklar bugün de kapalı ancak Dante’nin de söylediği gibi, bir gün tekrar yıldızları göreceğiz.”