Futbolda Sözde Şike Davası’nda karar çıktı. Dönemin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 23 sanık, iki ayrı davada beraat etti. Aziz Yıldırım, SÖZCÜ yazarı Aytun Erkin’e yaptığı açıklamada, bundan sonra yapılması gerekenleri söyledi.
3 Temmuz 2011… İktidar gücünü arkasına alan o zamanki adıyla cemaat bugünün Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) TSK ve aydınlardan sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nü hedef aldı. Başkan Aziz Yıldırım ve yönetim kurulunun öznesi olduğu operasyonun düğmesine basıldı…
Aziz Yıldırım, Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğu, Metris Cezaevi’ne gönderildi. O günlerde bir slogan Türkiye’nin üzerine çöken karabulutları dağıttı:
“Ne şikesi, memleket elden gidiyor.”
Aziz Yıldırım’ın bu cümlesiyle birlikte kumpaslara karşı Fenerbahçe taraftarının olağanüstü eylemleri, ABD destekli örgütün ‘sarı-lacivert’ duvara çarpmasına neden oldu. Dün… 9 yıl sonra yine Çağlayan’daydı Aziz Yıldırım ve arkadaşları…
Yargıtay’ın usulden bozma kararının ardından yeniden görülmesine başlanan ‘Futbolda Sözde Şike’ davası karara bağlandı. Yıldırım da diğer isimler de beraat etti.
“Sarı Lacivert Öfkeli Adam: Aziz Yıldırım” kitabıma başladığım 2012’den bu yana duruşmaları izlemeye çalıştım. Dün de Çağlayan Adliyesi’ndeydim. AZIZ Yıldırım duruşma salonu önünde neşeliydi….
Yol arkadaşları Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu, Ali Yıldırım, Önder Fırat’la beraber geldiler… Mahkemede Yıldırım şöyle dedi: “9 yıldır konuştuk… Konuşacak bir şey kalmadı… Beraat istiyorum.”
Ara verildiğinde Yıldırım’ın sohbetimizde kurduğu şu cümleler önemliydi:
“9 yıl oldu… Beraat sonrasında bundan sonra yapılması gereken, Fenerbahçe’nin maddi manevi yenen haklarının mücadelesini vermektir… İnşallah, Yargıtay süreci uzun sürmez. Bir kez daha söylüyor ve altını çiziyorum: Şimdi… Fenerbahçe’nin gasp edilen haklarının alınması yönünde hep beraber mücadele edelim.”
O dönem Fenerbahçe’nin Asbaşkanı olan Şekip Mosturoğlu da kararı SÖZCÜ’ye değerlendirdi:
“9 yıldır süren davamızda iddia makamının, 3 Temmuz operasyonunun bir kumpas operasyonu olduğunu söylemesi önemliydi. Operasyonun öncesinde planlandığı, amaca yönelik olarak dinleme yapıldığı, tapelerin olaylara uydurulduğu, telefon dinlemelerinin usule ve yasaya aykırı olduğuna dair mütalaa ile bugüne kadarki savunmalarımız teyit edilmiş oldu. Gerekçeli kararın da aynı yönde olacağını düşünüyorum.”