Peş peşe üç gün üç dünya rekoru kırarak adını tarihe yazdıran milli serbest dalışçı Fatma Uruk, rekorların hikayesini ve Meksika serüvenini Sözcü Skor’a anlattı. ‘Nasıl nefes aldığımı hatırlamıyorum’ diyen Fatma, Marquez romanlarını anımsatan Meksika anılarını, Tarkan’ın paylaşımını, hedeflerini ve daha fazlasını tüm içtenliğiyle aktardı…
“Yaptım!” yazdı. “Yaptın!” yazabildim. Tüm bu sekiz aylık süreç daha iyi nasıl özetlenebilir bilmiyorum. Başardı! Milli serbest dalışçı Fatma Uruk, üç gün üst üste üç dünya rekoru kırarak böylesi bir dönemde umut oldu, göğsümüzü kabarttı. İnanılmazı başardı. Fatma Uruk, rekorun hikayesini, yaşadıklarını ve Meksika’da geçirdiği zorlu günleri Sözcü Skor’a anlattı.
Rekorlarından sonra konuştuğumuzda olağanüstü heyecanı ve sudan bir dakika önce çıkmışcasına yüksek atan nabzı hala sesinden anlaşılabiliyordu:
“Bittiğinde bile hiçbir şey hatırlamıyordum. Üzerimde artık hem sekiz aydır burada olmamın hem de sekiz ayın geri planında kimsenin görmediği, yıllardır verdiğim emeğin baskısı vardı. Bu güzel de bir baskıydı, motive ediyordu ama başarısız olma korkusu da yer etmişti. Duygusal olarak herhangi bir şey hissettim dersem yalan olur. Ancak üçüncü günün sonu, en çok duygulandığım an olmuştu. ‘Artık bitti, hedeflerime ulaştım, başardım’ hissi geldi.”
İstatistikleri, rakamları çok seven sporun doğası gereği serbest dalışın tarih sayfalarında, paletsiz değişken ağırlık kategorisinde “Fatma Uruk: 77 metre” yazacak. İlk gün 72 metreye çektiği rekoru üçüncü gün erkeklerin de aynı alandaki rekorunu kırarak 77 metreye çekmeyi başardı. İkinci gün ise sabit ağırlık çift palet kategorisinde 67 metre ile dünya rekorunun sahibi oldu.
Ancak bu sayıların ardında neredeyse 20 senelik bir mücadele var. Ve hatta bunun ardında 20 seneye sığabilecek zorluklar barındıran bir 8 ay var. Filmi geri sarmak gerekirse Temmuz 2019’a gitmek lazım. Fatma Uruk, Sözcü’ye ilk konuştuğunda tarih 1 Temmuz 2019’u gösteriyordu.
2019’da denemeyi hedeflediği dünya rekoru hakkında “Ben senede bir tane yarışma seçip ona kanalize olarak varımı yoğumu, gecemi gündüzümü buna adayıp bir tek o alanda kendimi gösterebiliyorum. Çünkü aynı zamanda profesyonel meslek hayatım devam ediyor ve iki hafta senelik iznim var. Bunu bir şekilde yetirmeliyim her şeye” demişti. Özel bir bankada çalışan ve ODTÜ’lü bir ekonomist olan Fatma Uruk, o dönemlerde -hayatının bir rutini haline gelen- aksaklıklar gereği rekor denemesini 2020’ye erteledi. Meksika’ya gitti, çok kısa bir süre sonra Covid-19 bir pandemiye dönüşüverdi.
Daha sonra Meksika’yı kasıp kavuran bir kasırga yoluna taş koydu. Bu etkenlerden ötürü antrenman yapamaz hale de geldi, evden çıkamaz hale de… Biriktirdiği yıllık izinler ve kendi oluşturduğu bütçeyle dünyanın bir ucuna giden Fatma tüm yol ayrımlarında denemeye ve belki de kendini tamamlamanın dayanılmaz cazibesine sarıldı. Gerisini de tarih yazdı zaten…
‘NASIL NEFES ALDIĞIMI HATIRLAMIYORUM’
Üç günlük rekor denemeleri sürecinde; Meksika günlerinde ve spor kariyerinde karşısına çıkan her engelin -bunların çoğu da absürt denebilecek, filmde geçse “Hadi canım sen de…” dedirtecek engellerdi- yine karşısına çıkabileceğini düşünmüş ve “başarısız olma korkusu” dediği durum da orada zihnini kaşıyordu:
“Her rekordan sonra ‘Artık bir sonrakini yapamayacaksın galiba’ hissi doğuyordu. Birinci gün stresliydi, başarılı olduk. İkinci gün de stresliydi ve yine başarılı olduk. Üçüncü gün ‘Başarısız olmaya hakkım var’ düşüncesiyle baş başa buldum kendimi. Her gün daha kolaylaşması gerekirken her geçen gün psikolojik olarak daha da zordu. En zor branşı da son güne bırakarak alışılmışın tersine bir yol çizmiştim; -ki dinlenme süreci de olması lazımdı ama hava şartları ve ekibi burada tutmanın zor olacağı nedeniyle bunu yapamadık- nasıl nefes aldığımı, etrafımdakilerin ne söylediğini, nerede durduğunu hatırlamıyorum. Sadece dibe ulaştığım anı ve döndüğüm anı hatırlıyorum. Teknik olarak çok güzel ve çok kolay dalışlar oldu aslında benim için.”
Bu gönderiyi Instagram’da gör