Türk voleyboluna adını yazdıran Eda Erdem Dündar, hem Fenerbahçe de hem de milli takımla birçok başarı sığdırdığı kariyerini anlatırken, Türk kadınlarına da Atatürk’ün sözüyle seslendi.
Türkiye’nin uluslararası alandaki en başarılı branşı olan kadın voleybolunun dünya çapındaki efsanelerinden biri… A Milli Takım ve Fenerbahçe Opet’in kaptanı… 33 yaşında, 1.88 boyunda… 2008’den beri formasını giydiği; dünya, Şampiyonlar Ligi, Türkiye Ligi şampiyonlukları yaşadığı; adının özdeşleştiği sarı-lacivertli kulüple sözleşmesini 3 yıl daha uzattı… İmzanın mürekkebi kurumadan SÖZCÜ HaftaSonu’nun konuğu oldu… Karşınızda Eda Erdem Dündar:
Dünyanın en iyilerinden, gerçek bir profesyonel. Nedir sırrı?
“Aslında bu konuda herhangi bir formüle ya da tarife sahip değilim. Fakat şunu söyleyebilirim: Hayatında en iyi yaptığı ve en çok sevdiği şeyi bulmuş ve meslek edinmiş olan şanslı azınlıktan olduğum için başarılıyım.
14 kupa… 10 bireysel ödül… En çok sevindiren hangisi?
“2008-2009 sezonunda Fenerbahçe Acıbadem ile kazandığımız lig şampiyonluğu. Kulübün tarihindeki ilk voleybol şampiyonluğu olduğu için çok değerliydi. Fenerbahçe’nin voleybol branşında en önemli kırılma noktasıydı, benim de ilk sezonumdu. O yüzden bendeki yeri çok ayrı.”
“SMAÇÖR OLABİLİRDİM!”
Eda hiç mi transfer teklifi almadı, özellikle yurtdışından?
“Kariyerimin hiçbir döneminde menajer ile çalışmadım. Bu yüzden hep benim isteklerim öncelikli oldu. En büyük hedefim taraftarı olduğum Fenerbahçe’de oynamaktı. Teklifler oldu, hâlâ da geliyor fakat şimdiye kadar kulübüm haricinde bir takımla transfer görüşmesi yapmadım.”
Neden orta oyuncu Eda; smaçör ya da pasör değil?
“Bu soruyu beni orta oyuncu yapan ve üzerimde çok büyük emeği olan altyapı antrenörüm İsmail Şahin’e sormanız gerekiyor! Smaçör olarak başladım fakat daha sonra boyumun uzun olması nedeniyle orta oyuncu pozisyonuna kaydırıldım. Smaçör oynamak bana her zaman çok keyif veriyor. İdmanlarda bazen manşet alıyor, geri hücum yapıyorum ve müthiş keyif alıyorum. Smaçör pozisyonunda oynamamak içimde bir ukde kaldı diyebiliriz.”
“BAŞARI, SİSTEMİN ÜRÜNÜ”
Türkiye’nin en başarılı branşı kadın voleybolu.
“Türk kadını düşünce yapısı olarak çok farklı ve belki de bizim en büyük avantajımız bu. Doğru bir kurgu ve taktikle, bizdeki tutku birleştiğinde son Avrupa Şampiyonası ve olimpiyat elemelerinde de görüldüğü üzere takım olarak çok mücadeleci bir kimliğe bürünüyoruz. Yenilmesi çok zor bir takıma dönüşüyoruz. Her jenerasyonda çıtayı daha da yukarı çıkartan bir altyapı sistemimiz var.”
Bu, bir takım oyunu…
“Federasyonumuz hem tesisleşme hem de oyuncu gelişimi konusunda attığı adımlarla dünya çapında örnek işlere imza atıyor, kulüpler voleybol branşının geliri diğer branşlara kıyasla istenilen seviyenin çok altında dahi olsa yatırımı hiçbir zaman esirgemiyor ve Türk voleyboluna her zaman destek veriyorlar. Çarkların hepsi düzgün işlediğinde de başarı kaçınılmaz oluyor.”
ÖĞÜT: B PLANI OLMALI
Gençlere ‘idol’ olarak ne öğütler veriyorsun?
“Aslında her zaman söylediğim iki şey var: Profesyonel sporcu olmak için kendi yeteneğinizi en üst seviyeye çekene kadar; bıkmadan, usanmadan çok sık tekrar yapmanız gerekiyor. Her şeyi doğru yapsanız dahi başarılı olamayacağınız ihtimalini de göz önünde bulundurarak eğitim hayatınızı da doğru yönetmeli ve hayatta daima bir B planına sahip olmalısınız.”
Milli takım ve Fenerbahçe’nin kaptanı; Türk kadınına neler söylemek ister?
“Atatürk’ün Türk kadınının yerini işaret ettiği bir sözü var: “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” İşte bu yüzden hepimiz, yaşlısından gencine, tüm kadınlar; layık olduğumuz yere, o hedefe ulaşmak için var gücümüzle mücadele etmeliyiz. Bir şeyleri talep etmek, bize sunulmasını beklemek yerine, onları hak ederek elde etmenin savaşını vermek zorundayız.”
“BAYRAĞI DEVREDECEĞİZ”
Kadın voleybolcular birer rol model…
“Biz bu bayrağı ablalarımızdan devraldık, yeni nesle daha yukarıya taşıyarak devredeceğiz. Bizden sonra gelenler de aynı bilinçle bu mücadeleyi sürdürecek. Umarım göz önünde olduğumuz süre boyunca yeni nesiller için doğru rol modeller olabilir ve onlara hayatın farklı alanlarında da olsa özgüvenimizle, asla vazgeçmeyişimizle ve son topa kadar mücadele edişimizle örnek olabiliriz.”
Tanışmak istediğin biri var mı?
“Aklıma ilk Cristiano Ronaldo geldi. Alex’ten sonra en çok sevdiğim futbolcu Ronaldo. Biraz düşününce Federer de olabilir, bilemedim şimdi!”
Hiç ‘keşke’n var mı?
“Keşke, çok yoğun anlama sahip bir kelime bence. Geçmişle ilgili düşününce, o derece yoğun hissettiğim bir şey gelmiyor aklıma. Daha basit ve iz bırakmayan anılar var. Ne mutlu bana ki; ‘iyi ki’lerim ‘keşke’lerimden çok daha fazla.”
SON OKUDUĞU KİTAP: The Witcher Serisi – Kader KılıcıEN SON İZLEDİĞİ DİZİ: The CrownEN SON İZLEDİĞİ FİLM: Kağıttan HayatlarEN BEĞENDİĞİ OYUNCU (SINEMA/TV): Henry CavillEN BEĞENDİĞİ FİLM VEYA TV DİZİSİ: The Witcher, Friends, How I Met Your Mother, SuitsEN ÇOK YAPMAK İSTEDİĞİ ŞEY: Tekne ile dönüş tarihi olmayan uzun bir seyahatEN SEVDİĞİ / SEVMEDİĞİ YEMEK: Boşnak mantısı, kuru fasulye – pilav. Not: Bana yemek olsun, her şeyi yerim!EN NEFRET ETTİĞİ ŞEY: Nefret ettiğim demeyelim de; özel hayatında samimi olmayan, her hareketinde küçük hesaplar yapan insanlardan uzak durmaya çalışıyorum.