27 Şubat 1900 tarihinde bir restoranda, Franz John adında bir kişi önderliğinde kurulan bu kulüp, bugün dünya futboluna damga vuruyor. İlk yıllar zordu. Özellikle mali imkânsızlıklar elini, kolunu bağlıyordu Bayern’in. Buna rağmen 1932’de, ilk Almanya şampiyonluğu geldi. Naziler iktidara geldiğinde, Bayern de darbe yedi. Yahudi başkanları Landauer zorla istifa ettirildi. Yine Yahudi olan teknik direktörleri Dombi, Nazi baskıları yüzünden ülkeden kaçtı.
HER ZAMAN KAZANDILAR
İkinci Dünya Savaşı kulübü harap etti. Neredeyse herkesi zorla askere alıp cepheye yolladılar. Savaş sonu yıkılmış Almanya uzun süre kendine gelemezken, 1964’te Bayern, Bundesliga’da mücadelesine başladı. O yıl ben doğmuştum. 1974’te Ankara’da siyah-beyaz televizyonumuzda ilk seyrettiğim takımdı Bayern.
O yıllardan bugüne hep kupa kazandılar, hep şampiyon oldular sanki. Dürüstçe mücadele edip kazanmak, onların hayat felsefesi.
YILDIZLARINI UNUTMAZ
Müller, Maier, Beckenbauer; çocukluk idollerim. Sonra Breitner, Rummenigge, Hoeness ve günümüzün yıldızları. İyi futbolcu ve örnek sporcuysan, Almanya’da mutlaka Bayern sizi bulur ve formasını teslim eder. Futbolu bırakmış yıldızlarını hiç unutmazlar. Ekonomi, işletme tahsili aldırır ve kulüp şirketini onlara emanet ederler. Böyle bir kulüptür.
Futboldan anlamayan para babaları, Bayern’in ancak maçlarını seyredebilirler, bilet bulabilirlerse! İmparatorluklar kolay kurulmaz.
BİR MÜNİH ANISI
1988 Avrupa Futbol Şampiyonası için Almanya’dayım. Ankara’dan telefon geldi. Bayern’in kaptanı Klaus Augenthaler’i Galatasaray istiyor. Bütün gazetelerde manşet. “Ne yap, ne et, onunla röportaj yap” dediler. Aradık, umutsuzdum randevu için. Ama ertesi gün 14.45’e randevu verdiler. “Siz Uli Hoeness karşılayacak” dediler. Muhabir dostumla kulübe gittim. Tam zamanında Hoeness geldi. İngilizce “Hoş geldiniz TRT ekibi” dedi. Bana “İstanbullu musun” diye sordu. “Hayır Ankaralıyım” dedim. “Oooo kışın soğuk olur Ankara. Bizim Münih gibi” dedi.
50 DEĞİL 200 MARK!
Augenthaler bekliyordu. Sordum: “Galatasaray’a transfer olacak mısın?”
Cevap kısa ve netti: “Teklif geldi. Mutlu oldum. Ama burada kalacağım.” Birkaç sorudan sonra teşekkür edip ayrıldım. Hoeness’e hatıra olarak Bayern forması almak istediğimi söyledim. “Hemen” dedi. Ve kulübün dükkanına götürdü. Sırtında ‘Ercan Taner’ yazan klasik forma 20 dakikada hazırlandı. Kasaya gönderdi Uli beni. Gözlerim büyüdü! Euro olarak düşünün.
Münih’te 50 Mark’a satılan formaya 200 Mark bayıldım! Bayern’e yardım parasıymış. Ne yapalım, biz de yardım ettik dünya kulübüne böylece.
KONT SANTIAGO BERNABEU
Bernabeu, futbola Real Madrid’in minik takımında başlamış, A takıma kadar yükselmiş. Aynı zamanda hukuk okuyup yöneticilik yaparken İspanya İç Savaşı başlamış. General Franco’cular ve karşılarında Cumhuriyetçiler. Tarihin en kanlı savaşlarından birisidir. Real Madrid, savaş sırasında Cumhuriyetçilerin yanında.
Ama Bernabeu ve Franco çok iyi arkadaşlar. Franco kulüpten Cumhuriyetçileri tasfiye ederken, dostunu başkan yapıyor. Yıl 1943. Şimdinin Kral Kupası. O zamanın Generalissimo Kupası, final ilk maçı: Barcelona: 3 – Real Madrid: 0. Şimdi sıkı durun! Madrid’deki rövanş öncesi Franco’nun gizli polisi, Barcelona soyunma odasına giriyor ve Barcelonalı oyunculara “İç savaş suçlusu olarak yargılanabilirsiniz, elimizde deliller var. Siz bittiniz. Haberiniz olsun. Haydi başarılar!” deyip, soyunma odasından çıkıyor. Sonuç: Real Madrid: 11 – Barcelona: 1. Franco, İspanya’yı yönetirken dostu Bernabeu’ya böyle iyilikler de yapmıştır. Üzücü ama gerçek.