Göksu Üçtaş Şanlı: ‘Türkiye’de kadın, kadın hariç her şey demek!’

Türk cimnastiğinin kilometre taşlarından Göksu Üçtaş Şanlı, Sözcü HaftaSonu’nun konuğu oldu.

Devrim DEMİREL | Türk sporunda cimnastiğin özel bir yeri var. Tarihte olimpiyat gören ilk sporcumuz bir cimnastikçi: Aleko Mulos (1908). Tam 104 yıl sonra, Londra 2012’de bu kez bir Türk kadın cimnastikçi temsil etti Türkiye’yi olimpiyatta: Göksu Üçtaş Şanlı.

Bir depremzede, 5 yaşında kızı olan bir anne ve artistik cimnastikte bir Avrupa Şampiyonası’nda kürsüye çıkan ilk kadın sporcu… Sorduk, yanıtladı…

Göksu, Göksu’yu nasıl anlatır?

Asla vazgeçmeyi bilmeyen, kafasına koyduğu bir şeyi yapana kadar uğraşan, sabrın sonundaki selameti bekleyen, çok duygusal, çalışmayı ve üretmeyi seven, ‘Ya hep ya hiç’ felsefesinde işini severek yapan bir insan.

Neden artistik cimnastik?

4-5 yaşlarında başlıyoruz. Ailemizin ya da öğretmenimizin bizi yönlendirmesi ile spor salonlarının yolunu tutuyoruz. Başka alternatif düşünmedim hiç. Salonun tozunu bir kere yutunca kopamıyorsun.

“2 yılım daha var”

Kimdi Göksu’yu Türk sporuna kazandıran?

Hayatta bazı insanlar vardır karşılaştığınız. Aynı hedef ve amaç doğrultusunda, doğru insanla çalışmak, öğrendiğim en önemli şeylerden bir tanesi. Antrenörüm Mergül Güler Yılmaz’a bir kez daha teşekkür ediyorum. Benim için her zaman en iyiyi isteyip desteklediği için.

30 yaşında Avrupa ikinciliği. Sonrası?

Kariyere elbet bir gün nokta koyacağım. Fakat şu an 2 yıllık bir hedefim daha var: Önümüzdeki şampiyonalarda milli takımda yer almak, final ve madalya istiyorum. Çok azimli bir gençlik var arkadan gelen. Takıma girmek ve onları geçebilmek için çok çalışmalıyım.

“Şu an rahatım”

Totemin var mı?

Her yarışmadan önce annemi aramak. Nerede olursam olayım şimdiye kadar onunla konuşmadan hiçbir yarışmaya girmedim.

Sporculuğun yanında annelik. Anlamak güç.

Evde anne, salonda sporcuyum. İşimi salonda yapıyor ve bitiriyorum. Bittiğinde annelik başlıyor. Lina küçükken endişeleniyordum. 2 yaşına gelene kadar neredeyse sıfır uykuyla antrenmana gittiğim oluyordu. Aklım onda kalmıyor değildi. Şu an rahatım. 4-5 saat antrenman, gerisi annelik.

“Sporculuk çok kolay”

Annelik mi zor, sporcu olmak mı?

Sporcu olmak çok kolaymış! Sadece kendinden sorumlusun. Anne olmak; görmeden önce bir ruhu sevmek ve bilmek demek. Hayatta kalmak için tamamen size bağlı bir yaşam sürdüren bir canlıyı içinizde büyütmek demek. Ona iyiyi, en doğruyu göstermek, güzel örnek olabilmek çok önemli.

Ev işleriyle aran nasıl?

Kampta büyüyen, 3 öğün yemeği senelerce hazır yiyen birinden bahsediyoruz! Şu an gayet iyi durumdayım. Düzeni çok severim. Beni evde çamaşır sepetiyle bulabilirsiniz. Hem Gaziantepli hem Bolulu olarak yemek konusunda iyiyimdir. Baklavamın tadına kesinlikle bakmalısınız!

“Liste çok uzun”

Türkiye’de kadın olmak zor mu?

Anne, eş, sevgili, çiçek, seksi, muhafazakâr, işkolik, şirret, dengesiz, güçsüz, korunmaya muhtaç, başarısız, sinsi… Türkiye’de kadın, böyle uzayıp giden bir liste demek. Türkiye’de kadın, kadın hariç her şey demek! Var olmaya çalışırken toplumun bize dayattığı tabular bunlar. Gidemezsin, giyemezsin, bilmezsin! Türkiye’de kadın; hanım hanımcık olmak; her an tacize ve kapkaça maruz kalma korkusuyla yaşamaktır. Aman otur oturduğun yerdedir. Elinin hamuruyla erkek işine karışma demektir.

Korkuyla yaşamak

Neden böyle?

Bebeklikten bu yana sindirilmiş, bastırılmış ve kalıplara sokulmaya çalışılmış kadınlar. İşte bu yüzden ne olurlarsa olsunlar, hangi işi yaparlarsa yapsınlar, en mükemmel şekilde yapıyorlar. Çünkü kadına güçlü olmayı öğretiyorlar bu ülkede!

Kadına şiddet, kadın cinayetleri…

Maalesef ülkemizde çok büyük bir sorun. Elektronik kelepçe, kadın sığınma evlerinin çoğalması, yaptırımların daha caydırıcı olması gerektiğini düşünüyorum. Hiçbir kadın, şiddet gördüğü kişinin ifadesinin alınıp ertesi gün salınmasını ve korkuyla yaşamayı hak etmiyor.

Comaneci: Kusursuz

İlgi duyduğun başka branş, tuttuğun takım var mı?

Milli takım maçı veya yarışması olan bütün branşları izlemekten keyif alırım. Galatasaraylıyım… ;

Olga Korbut mu, Nadia Comaneci mi, Simone Biles mı?

Hepsinin de kendi dönemlerinde yaptığı işler muazzam. Ben oyumu Comaneci’den yana kullanıyorum. Kusursuzluğun adı o.

İdolün var mı?

Küçükken vardı. Rumen Andrea Raducan ve Rus Svetlana Khorkina.

İLGİLİ HABER Çek lokomotifi: Emil Zapotek Çek lokomotifi: Emil Zapotek

Yürek burkan deprem anısı

“Bolu Kamp Eğitim Merkezi’nde büyüdüm. 5 yaşında girdim, 22 yaşında çıktım. 1999 Marmara Depremi. Yaş 9. Ailelerimiz evde. Biz merkezde, uykuda yakalandık. Gökyüzü kıpkırmızı o gece, hava sıcak. Yataktayım, gözlerimi açıyorum ama göremiyorum. Zifiri karanlığın sesini duyuyorum sadece. Teninizde hissedebileceğiniz soğuk. Dolapların açılıp kapanması. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Bağıramıyorum, sesim çıkmıyor. ‘Koşun’ diye bir ses duyuyorum. Merdivenlerden çıplak ayakla koşarak iniyoruz. Cam kırıklarının üstünden atlıyoruz, dışarıya çıkıyoruz.

Çadırkentte 2 yıl

Herkes panik içinde. Midem bulanıyor. ‘Göksu!’ diye bir ses duyuyorum karanlıktan. Annemin sesi. ‘Buradayım anne, iyiyim’ diyorum. Koşuyor bana doğru, sarılıyoruz. Dünya bir anda güzelleşiyor benim için. Siz bir annenin, gecenin zifiri karanlığında, çocuğunu tek parça bulmak için yalınayak bütün şehirde koşmasının ne demek olduğunu bilir misiniz? Ben bilirim! Evimiz hasar gördüğü için çadırkentte kaldık 2 yıl. Merkezimiz sağlam olduğu için kampta kalmaya da devam ettik. Depremin hatırası içimizi acıtan, yürek burkan cinsten…”

“Açtığım kapı kapanmayacak”

“Olimpiyatta yarışmak, o atmosferi solumak, mükemmel sporcularla aynı arenada, sporun zirvesinde olmak, çok ama çok güzel ve özel bir duygu. En önemlisi de gelecek nesiller için bir kapı aralamış olmamız. İnanıyorum ki olimpiyat kapısı bundan sonra hiç kapanmayacak. Hatta bunu madalya ile taçlandırıcak bir nesil geliyor.”

“Olimpiyatlarda madalya yakın”

“Türk cimnastiğinde çok büyük bir tırmanış var. Bunu; sistemli, planlı, özverili ve disiplinli bir takım çalışmasına borçluyuz. Uzun yıllardır ekilen tohumların meyvesini topluyoruz. Sporcular da artık kendilerine inanıyor. Olimpiyata gitmek hayalken şimdi herkesin dilinde olimpiyat madalyası almak var. Bu, çok büyük bir ilerleme.”

İLGİLİ HABER İbrahim Çolak Sözcü`ye konuştu: Olimpiyat altınını şansa bırakamam İbrahim Çolak Sözcü`ye konuştu: Olimpiyat altınını şansa bırakamam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir