Korona günlerinde evdeyim. Dışarı çıkmamaya çalışıyorum. Ne yapacaksın o zaman?
Sosyal medya takibim en aza indi. Sağlık Bakanlığı, WHO (Dünya Sağlık Örgütü ) ve resmi açıklama yapan kurumlar dışında hiçbir şey okumuyorum ve bakmıyorum. Çünkü hastalıkla ilgili videolar, kötü haberlerden zevk alan hesaplar insan psikolojisini derinden etkiler, motivasyon kaybına yol açar.
İnsanların birbirlerine söylemeye bile çekindiği korona paylaşımlarına dikkat!
İsmi lazım değil; haber kanalları iyi başladılar ama işin ucunu kaçırabiliyorlar. Bazı moderatörlerin program sunarken büyük panik yaşadığını gözlemliyorum. Yöneticilerin bunu anlaması lazım. Sordukları sorular veya kendi yaptıkları yorumlar, toplumu olumlu veya olumsuz etkiliyor. Mesela 25 dakika sokağa çıkma yasağı konuşulur mu? Konuşulmaz! Buna resmi makamlar karar verir.
Bize hastalık konusunda bilgiler lazım. TV stüdyoları Sağlık Bakanlığı ya da Bilim Kurulu değil! İtalya ve Amerika’dan korona ile ilgili açık oturumlar izliyorum. Mükemmel tedbirler almışlar. Stüdyolarında en fazla 2 konuk var, diğer bağlantıları evden, Skype üzerinden. Bunun adı riski azaltmaktır.
Bilim insanı olmayan hiçbir insanın katılmadığı programı izlemiyorum artık. Tıp adamlarımız, devletin ilgili kurumları elinden geleni yapıyor ama bu; tanımadığımız, bulaşıcı bir bela.
Biz medya çalışanlarının ilk önce panik olmaması lazım. Lütfen sabah 06.00’da göreve başlayan, işe gitmek zorunda olan milyonlarca emekçiyi unutmayın! Onlar da TV seyrediyor, gazete okuyor, sosyal medyayı takip ediyor.
Şu kesin: Panik felakettir.