NBA’de yaşanan ‘boykot krizi’ ABD’de gündeme damga vururken Pota Altı’nda Skor ekibi konuyu derinlemesine ele aldı. Grevin sebebi, yaşanan süreç, grevin sonuçları ve tüm bu olayların muhtemel etkileri değerlendirilirken NBA’de playoff heyecanı ve mücadeledeki son durum da masaya yatırıldı.
Pota Altı programının ikinci bölümünde Skor ekibinden Metin Aktaşoğlu, Turan Bakülü ve Mehmet Özen NBA’de yaşanan son gelişmeleri derinlemesine değerlendirdi. Söz konusu eylem hangi şartlarda ortaya çıktı, neden bu boyuta yükseldi ve nasıl sonuçlandı? Hepsi Pota Altı’nda… Pota Altı’nda aynı zamanda NBA’de playoff mücadelesinde son durum da masaya yatırıldı. Yayını dinlemek için yukarıdaki oynatıcıya tıklayabilirsiniz.
Pota Altı ve diğer Sözcü Skor Podcast programlarını Spotify, Apple Podcast’ler, Google Podcasts ve diğer podcast platformlarından takip edebilirsiniz. Sözcü Skor Podcast’i Apple Podcast’ler üzerinden takip etmek isterseniz aşağıdaki görsele tıklayın.
İşte Metin Aktaşoğlu, Turan Bakülü ve Mehmet Özen’in sohbetinden bazı satır başları…
Oyuncuların aklında zaten soru işaretleri vardı; “Başka bir şey konuşuluyor ABD’de, spora ne gerek var. Çıkıp biz oynarsak gündemi saha içine taşıyacağız ve ırksal adaletsizliğin tartışma boyutu daralacak” görüşü dile getiriliyordu. Buna rağmen devam edilmişti. Ancak bunun yanında sporu bir mesaj verme platformu olarak da gören bir kesim var. Şu ana kadar bu ağır basmıştı. Kontrollü tepki, forma mesajları, parkede “Black Lives Matter” yazması ancak bununla beraber forma arkası mesajlarının bir mesaj havuzundan seçilmesi gibi de bir durum vardı. Oyuncuların bu tepkisinin gerçek ve samimi olduğunu düşünüyorum. Zira bunu Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunda kadınların verdiği tepkiye çok benzetiyorum. “Sırada ben varım, sevdiklerim, beraber yaşadığım insanlar için, arkadaşlarım, ailem için çok korkuyorum, sırada ben de olabilirim” korkusuyla başlayan bir reaksiyon bu. ABD’de hiçbir siyah senede milyonlar da kazansa kendini polis zorbalığından, polis şiddetinden muaf hissetmiyor. Çocuk yetiştirirken siyah ebeveynler çocuklarına polis çevirmesi eğitimi vermek zorunda kalıyor. ‘Celebrity’ insanların açıklamaları normalde sığ gelir, samimiyetsiz gelir fakat geldiğimiz noktada alınan sonuçlarla beraber güzel bir noktaya gelindiğini düşünüyorum. Zira iş “boykot yaptık haydi devam” noktasına gelmedi. Sterling Brown’un iki sene önce uğradığı polis şiddetinin de aslında Milwaukee Bucks soyunma odasında bir anda bu boykot kararının çıkmasında etkili oldu. Karar çok spontane gelişmiş. Rakibin bile haberi olmamış Bucks’ın maça çıkmayacağından. Belki de bu kadar spontane olmasa, yetkililerle falan görüşülse böyle bir şey yaşanmayacaktı. 300 NBA oyuncusunun bir odada toplanıp panel yapması, görüş paylaşması heyecan verici ve tarihi bir olay. Aslında buna boykot deniyor ama bu bir grevdi. Bizde de grev kavramı unutulduğu için tabii bu olay boykot olarak gündeme geldi! Anthony Davis, “Takım sahipleri sözlerini tutmazsa maçlara çıkmayız” demişti. “Nedir bu sözler” diye soracak olursak, NBA tarafından sosyal adaletsizlikle savaşan derneklere bağış yapıldı. Ancak oyuncular bunu yetersiz buluyor. Bununla birlikte NBA, diğer ABD spor organizasyonları arasında kötünün iyisi noktasında. Bu talepler çerçevesinde Houston Rockets’ın salonunun oy kullanma merkezi olarak açılması da bekleniyor. Ne olacak yani GOAT, NASA üssünden megafonla ilan edilse?! Ancak “Bak, benim sevdiğim oyuncu en iyi!” deme sevdası bu tartışmalara itiyor. LeBron James dünyanın bir numaralı basketbol oyuncusu olarak çok ciddi bir politik duruş sergiliyor ve geri adım da atmıyor. Ve bu duruşuyla da GOAT tartışmasında adı geçen herkesten farklı bir noktada duruyor. Belki de zamanın ruhu da bunu gerektiriyor. Ancak yine de farklı dönemlerde oynamış oyuncuları karşılaştırmak tam bir bela. Özellikle basketbol çok değişti artık. Bu tarz tartışmalara girmeyen pek çok siyah sporcu oldu ancak onları suçlamak doğru değil. Yaşamadığımız bir şey ile empati kurmak ve bunun üzerine değerlendirmeler yapmak zor. Mantıklı değil ve anlamlı da olmuyor. 150 yıl önce kölelik vardı ABD’de. ABD’de yaşananları bilmeden, tarihsel süreci bilmeden anlamak da çok zor.
PLAYOFF GÖRÜNÜMÜ…
Doğu’da playoff yeni başlıyor aslında. Sixers’ta yetenek var ama başka bir sürü şey yok! Yıllardır boş geçiyorlar… Bucks üzerinde bir soru işaretiyle geçti aslında ilk turu. Playoff öncesinde de tartışmalı performanslar sergilemişti Bucks. Miami serisi çok zor bir seri olabilir. Yine de Bucks favori ama zaaflarını göreceğimiz bir seri olabilir. Bucks’ın zorlanacağını görmek güç değil. Yedi maça bile uzayabilir. Raptors muazzam bir sezon geçiriyor. Lowry’nin ne seviyede oynayacağı belirleyici olur. Raptors-Celtics serisi de 6., 7. maça gidebilir. Bu tarz serilerde en iyi oyuncular fark yaratıyor. Celtics’in rotasyonu da epey daraldı. Bunun da etkisi olabilir. Rockets seride üst tura çıkacaktır. Chris Paul çok şaşırtıcı bir şekilde iyi bir seri geçirmiyor. Lakers-Houston serisi de ilginç olacaktır. Lakers kısaları savunamıyor, Houston’da da uzun yok… Jazz-Nuggets serisinde Jazz muhtemelen seriyi 6. maçta kapatır. Nuggets da aslında ilginç bir performans sergiliyor. Mitchell’ın performansı Clippers’ın Pozingis’in sakatlığının ardından seriyi geçeceğini düşünürsek çok önemli olacak. Clippers’ta George ve Leonard’ın öne çıkması bekleniyordu ancak George beklenen etkiyi yaratamadı. Aynı zamanda Porzingis’in sakatlanmasıyla Doncic’in tek başına performansı da merak konusu. Seth Curry ve Trey Burke çok iyi bir seri geçirse de George’un döndüğü ve iyi oynadığı bir senaryoda Clippers net bir şekilde öne çıkıyor. Bu yorumlar ve ayrıntılı değerlendirmeler Pota Altı’nda…
Diğer bölümler: