Futbolun er meydanı Şampiyonlar Ligi. Dünyanın en iyilerinin sahnesi kısacası. Müziğiyle, heyecanıyla 14 milyar Euro’luk bir şölen. Başakşehir bir rüyayı gerçekleştirdi. Ama düştüğü grup maalesef bu rüyayı kâbusa dönüşecek cinsten.
Yapacak da bir şey yok. Türk takımları için genellikle figüran rolünün biçildiği Şampiyonlar Ligi’nde bu gidişle kaderimiz de değişmeyeceğe benziyor. Çünkü bizim için Şampiyonlar Ligi demek sadece ayakbastı parası ile kasaya girecek 20-25 milyon Euro demek. Fazlası yok bizde! Dibe vuran futbolumuzla sadece konuk oyuncuyuz. Arada bir saman alevi gibi yanıp sönüyoruz o kadar.
Leipzig’le Başakşehir’in kaderi birbirine benziyor aslında. İkisi de proje takımı. Alman ekibi 2009 yılında kuruldu 5. Lig’den buralara kadar adım adım geldi. Takımın teknik direktörü Julian Nagelsmann 33 yaşında! Takımın yaş ortalaması sadece 23. Üzerine koya koya, bir plan dahilinde 500 milyon Euro’luk piyasa değerine çıkacak kadar büyüdüler. Büyük sponsorları olmasına rağmen har vurup harman savurmadılar. Başakşehir de proje takımı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor 2014’te tekrar Süper Lig’e çıkınca hooop Başakşehir oluverdi. Şaşalı bir açılış töreniyle ve güçlü sponsorlarıyla kafaya oynadı hep. Genelde tecrübeli, kariyerinin sonuna gelmiş yıldızları bünyesine kattı, son olarak da 30 yaş üstü ortalamasıyla şampiyon oldu. Bizim projemiz de bu.
İşte tıkır tıkır işleyen makine düzenindeki Leipzig maça fırtına gibi başladı. Mert’in iki kurtarışı sonrasında film koptu. Poulsen, Epureanu’yu dışarıya çekti, Kampl da boşalan bölgeye Angelino’yu kaçırdı ve gol geldi. Ardından yine Epureanu hücuma çıkarken yine Poulsen’e çarpıldı. Sol bek kökenli sol kanat Angelino yine yaptığı koşuyla kariyerinin ilk dublesine imza attı. Burası Devler Ligi hataya yer yok. Fazla üzülmeye gerek de yok. Futbolumuz ve projelerimiz kadar varız.