Küresel bir sorunla boğuşan dünya bundan tam 1 yıl önce Kobe’nin ortak acısında buluşmuştu. Eksiksiz…
YAZAN: ÜMİT GENÇ | Kobe Bryant ve kızı Gianna aramızdan ayrılalı tam 1 yıl oldu… Sosyal medyada güne Kobe paylaşımları görerek başlayınca o acı günün üzerinden koca 1 yıl geçmiş olabileceğine gerçekten inanamadım.
Felaket geçen 2020 yılının habercisi olduğunu sonradan anlayacağımız o gün hem mesleki anlamda hem de bir sporsever olarak hayatımın en zor günlerinden biriydi. Ajanslar Kobe Bryant’ın bir helikopter kazasında hayatını kaybettiği haberini son dakika olarak geçiyordu.
Gazetecilik refleksi ile duygusal bağın birbirine karıştığı o gün onlarca yabancı kaynaktan haberi doğrulatmaya çalışırken bir taraftan da Kobe masalının böyle akılalmaz bir olayla bitmesi gerçeği karşısında sarsılıyordum.
BAZI İNSANLAR BAMBAŞKA ŞEYLERİ TEMSİL EDER
Dünyanın en büyük basketbolcusu, bir süper yıldız ya da NBA sembolü… Kobe’yi kim hangi kalıba uygun görür bilmiyorum ama benim için bunların hiçbiri onu tam anlamıyla ifade etmeye yetmez. Bazı insanlar bambaşka şeyleri temsil eder, yani Maradona’nın sadece futbolun içinde kalamayacak kadar büyük bir sembol olması gibi…
Kobe’nin 46 yaşında böyle sıra dışı bir kaza ile veda etmesinin yıkıcılığı işte bu yüzden çok fazlaydı. Küresel bir sorunla tüm yıl boyunca baş etmeye çalışan ve hala tam anlamıyla kendine gelemeyen dünya bundan tam 1 yıl önce Kobe’nin ortak acısında buluşmuştu eksiksiz.
BİR SPORCU DÜNYA TARİHİNE NASIL KAZINIR?
Kobe’yi sevmeyen veya onu bir kahraman olarak kabul etmeyen binlerce insan vardı elbette ama o gün bu acının dışında kaldıklarını hiç sanmıyorum. Bir sporcu dünya tarihine nasıl kazınır? Oynarken kendinizi sevdiremediklerinize bile ölürken göz yaşı döktürüyorsanız yazılırsınız… İşte o kahramanın ölümünü bu gerçeklik içinde düşündüğümüz zaman kelimeleri bir araya getirmekte çok zorlanmıştım.
“İyi vakit geçir. Hayat bir bataklığa düşmek ve cesaretini kırmak için çok kısa… Hareket etmeye devam et. Devam etmelisin. Bir ayağını diğerinin üzerine at ve gülümse, devam et.”
Vedasından 12 yıl önce bu sözlerle bir yaşam felsefesi oturtmaya çalışmıştı Kobe. O gün kim ne kadar üzerinde durdu ya da anlam yükledi bu sözlere bilemem. Ama genç bir adamın hatta ondan daha genç olan kızı Gigi’nin aramızdan ayrılışını anımsayınca Kobe’nin haklılığına gülümsüyorum.
SABAHIN KÖRÜNDE UYANILAN SABAHLAR…
Kırdığı rekorlar, basketbola damga vurduğu yıllar, NBA’de çığır açan başarıları en az ölümü kadar ayağa kaldırmıştır dünyayı. Bizim neslin çocukluk kahramanı hikayeyi yarım bırakınca şaka gibi geliyordu. Ama gerçek şu ki; tam 1 yıl oldu.
“İstiyorsan çalışırsın. Çalışırsan gelişirsin. Gelişirsen hırslanırsın. Hırslanırsan kazanırsın. Kazanırsan, kazanırsın.”
Kobe’nin ne kadar sevildiğini ancak öldükten sonra anlayabildim. Basketbolda tüm zamanların gerçekten en iyisi o mu diye tartışırız ama en büyük iz bırakanı kim diye tartışmam.
Seni görmek için sabahın köründe uyandığımız zamanları çok özlüyoruz. Sen gideli her şey berbat gidiyor Sihirbaz…