Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Serdal Adalı, ABD’nin ünlü dergisi ve haber sitesi BloodHorse’a manşet olan röportajında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Türkiye Jokey Kulübü, son iki yılda ülkenin Safkan İngiliz atı yetiştiriciliği kalitesini artırmak, yarışçılık ve yetiştiricilik tesislerini geliştirmek, ayrıca sporseverler arasında at yarışlarının popülaritesini artırmak için çeşitli çalışmalara imza attı. Türkiye Jokey Kulübü’nde 3. kez Başkanlık görevini yürüten Serdal Adalı, gerçekleştirilen bu çalışmaların amacı ve kaydedilen gelişmelerle ilgili ABD’nin ünlü yarışçılık dergisi ve haber sitesi BloodHorse’un Yetiştiricilik Editörü Eric Mitchell’ın sorularını yanıtladı.
İşte; Türkiye Jokey Kulübü’nün resmi sitesinde de yer alan o röportaj:
ÖNEMLİ AYGIRLAR ALDIK
Bloodhorse: Türkiye Jokey Kulübü oldukça önemli aygır alımları gerçekleştirdi. Ne tarz aygırlarla ilgileniyorsunuz? Türk yetiştiriciliğine kazandırdığınız aygırlarda aradığınız belirli nitelikler var mı?
Serdal Adalı: Bildiğiniz üzere geçtiğimiz 2 yılda, aygır kadromuzun çeşitliliğini ve kalitesini artırmak üzere 7 adet Safkan İngiliz aygırı satın aldık. Darley’den Authorized’ı, Winstar’dan Bodemeister, Super Saver ve Daredevil’ı, Mezeray’dan Myboycharlie’yi, son olarak da Japonya’da bulunan Breeders Stallion Station’dan Victoire Pisa’yı ile U Carrot Farm’dan Kluger’ı aldık. Her satın alma öncesi piyasadaki aygırları titizlikle inceledik. Aygırlarda, düzgün konformasyonun yanısıra ülkemiz özelliklerine uygun olduğunu düşündüğümüz farklı kan hatlarının mevcut olmasına dikkat ediyoruz. Türkiye’nin damızlık atlar için olan ithalat kriterleri oldukça sıkı. Bu durum da ithal edilecek olan atların belirli kalitede olmasını sağlıyor. Diğer bir deyişle, herhangi bir atı ithal edemiyoruz. İthal edilecek damızlık atın kendisinin ya da yavrularının G1 düzeyinde performans göstermesi gibi çeşitli zorunluluklar bulunuyor.
Yeni aygırlarımızı satın aldıktan sonra yavrularının Grup 1 koşularda gösterdiği muazzam başarılar iyi tercihlerde bulunduğumuzu gösteriyor. Örneğin biz satın aldıktan sonra, Authorized yavrusu Santiago Irish Derby’yi (G1), Bodemeister yavrusu Bodexpress Clark Stakes’i (G1), Super Saver yavrusu Happy Saver ise Jockey Club Gold Stakes’i (G1) kazandı.
BH: Daredevil’ın önemli başarıları vardı ve 2020 yılında çok daha değerli bir aygır haline geldi. Türk yetiştiriciliğini geliştirmek için aygırı tutmak mı yoksa satmak mı gerektiği yönünde gerçekleşen fikir alışverişlerini hayal edebiliyorum. Nihai olarak aygırı tuttunuz ancak Amerika’da Lane’s End’de aşım yaptırıyorsunuz. Türkiye Jokey Kulübü’nün bu yenilikçi anlaşmasından bahsedebilir misiniz? Türkiye Jokey Kulübü diğer aygırlarını da aşım için yurtdışına gönderiyor mu, yoksa bu bir ilk miydi?
SA: Evet, Daredevil Türkiye için bir ilk oldu. Bildiğiniz üzere Longines Kentucky Oaks’u (G1) birinci ve ikinci bitiren Shedaresthedevil ile Swiss Skydiver isimli safkanların ikisi de Daredevil’ın temsilcileri. Kentucky Oaks (G1) performansından sonra Swiss Skydiver, Preakness Stakes’i (G1) koşu tarihinin en iyi ikinci derecesiyle bitirerek kazandı ve bu koşuyu kazanan 6. dişi tay olarak tarihe geçti. Daredevil yavrularının olağanüstü başarılarından sonra pek çok çiftlik Daredevil’ı satın almak üzere bize teklif gönderdi. Ancak aygırın genç yaşını göz önünde bulundurarak satmak yerine ABD’de aşım yaptırmayı tercih ettik. Kentucky’deki en önemli çiftliklerin başında geldiği için Lane’s End’i tercih ettik. Yabancı yetiştiriciler yüksek ilgi gösterdiği sürece Daredevil global yetiştiricilik sektörüne hizmet etmeye devam edecektir. 2021 sezonunda aşım yapmak üzere Japonya’dan aldığımız son iki aygır Victoire Pisa ve Kluger’la birlikte aygır kadromuzun kan hattı daha da genişlemiş olacak.
DAREDEVİL İŞİ BÜYÜK OLAY
BH: Türkiye Jokey Kulübü neden Daredevil’ı gelecek vadeden bir alım olarak gördü?
SA: Daredevil’ı aldığımız için şanslıyız ancak bunu yalnızca şansa bağlamak doğru olmaz. Aygır Komitemizin üyeleri bu doğru kararları almak için ciddi bir çalışma yürüttü. Bu yüzden Komite Üyelerimize çok teşekkür ediyorum. Daredevil zaten ümit vadeden yavruları olan iyi bir aygırdı. Satın almak için doğru zamanda hareket ettiğimizi söyleyebilirim.
BH: Daredevil’ınkine benzer bir anlaşma Türkiye’nin uzun vadedeki hedefleri ile ne şekilde uyuşuyor?
SA: Türkiye zaman içinde daha global bir aktör olmalı ve olacaktır da. Türk yarışçılık ve yetiştiriciliğinin uluslararası arenada tanıtımını pek yapmadığımızı söyleyebilirim. Bu tarz bir uluslararası anlaşmanın her iki taraf için de faydalı olduğunu düşünüyoruz ve özellikle Daredevil ile ilgili olan bu anlaşmamız yerel sektörümüzün tanıtımı konusunda fayda sağlayacak ve yurtdışında ilgi yaratacaktır.
YABANCI YETİŞTİRİCİLERİ DE BEKLİYORUZ
BH: Türkiye’nin Avrupalı yetiştiricileri kendine çekme yönünde bir beklentisi var mı? Bu husustaki fırsat ve engeller nelerdir?
SA: Evet, böyle bir beklenti var. Coğrafi yakınlık, düşük maliyetler ve kaliteli yetiştiricilik operasyonlarının Avrupalı yetiştiriciler için önemli faktörler olduğunu düşünüyoruz. Avrupa’yla at ile ilgili konularda çok uzun zamandır işbirliği yapıyoruz ve dolayısıyla aslında birbirimizi yakından tanıyoruz.
Konuyla ilgili bahsetmem gereken bir diğer önemli gelişme de; atların Türkiye’ye ithal edilmesinde engel teşkil eden Equine Piroplasmosis’in kontrolü zorunluluğunun, 2019 yılı sonunda Avrupa’dan at ithalatını kolaylaştırmak için AB ülkeleri için olan Sağlık Sertifikasından kaldırılmış olması.
Bu vesileyle yabancı yetiştiricileri, kısraklarını Türkiye’deki aygırlara çekmek üzere göndermeleri hususunda davet etmek isterim. Seyahatlerinin organize edilmesi hususunda kendilerine profesyonel ekibimizle destek olmaya hazırız. Tüm soruları ya da ihtiyaç duydukları tüm bilgiler için bizimle doğrudan iletişime geçebilirler.
‘MEVZU BAHİS DEĞİL DEDİK ÇÜNKÜ…’
BH: Yeni at sahipleri ve yarışseverlerin spora dahil edilmesi yönünde girişimleriniz var mı?
SA: At yarışlarının çoğu kişi tarafından bahis odaklı bir sektör olarak algılandığı yönündeki yanlış kanıyı değiştirmeye çalışıyoruz. Bahisin bizim için bir hedef değil, yüzbinlerce kişiye iş imkanı sağlayan ve ülke üzerinde çok büyük bir sosyo-ekonomik etkisi bulunan bu müthiş sektörü finanse etmek için bir araç olduğunu her zaman vurguluyoruz. Türkiye Jokey Kulübü at neslinin ıslahı yönünde temel bir misyonu bulunan, kar amacı gütmeyen bir dernektir. Biz bahis odaklı değil, at ve atçı odaklı bir organizasyonuz.
“Kralların sporu ve sporların kralı” söyleyişi çok doğru bir tabir ve bizler her daim insanların bu büyüleyici canlıların güzelliği ile iyileştirici gücünü görmeleri yönünde çalışıyoruz. Engelli çocuklarımız için Atla Terapi Merkezlerimiz ve hipodromlarda ponylere binilebilecek alanlarımız gibi sosyal sorumluluk projelerimizle insanlarımıza atla temas etmelerini sağlayacak fırsatlar sunmaya çalışıyoruz. “Mevzu bahis değil” başlıklı kampanyamızla halktan çok büyük bir ilgi çektik. Oldukça başarılı bir kampanyaydı. Çok sayıda yeni at sahibinin de sektörümüze dahil olduğunu görmekten mutluluk duyuyoruz. Türk yetiştiricilerini ve sektörü desteklemek adına, yeni aygırlarımızın aşım ücretini yurtdışındaki orijinal ücretlerine kıyasla oldukça düşük tutuyoruz. Tesislerimizde kalan at sayılarına baktığımızda 2017 yılına kıyasla 2020 yılında %37’lik bir artış olduğunu görüyoruz. Buna bağlı olarak, haralarımızdaki ahır kapasitesini artırmayı planlıyoruz.
PİSTLERİMİZ ÖVGÜ ALIYOR
BH: Yarışçılık ve/veya idman tesislerini geliştirmek yönünde de planlarınız var mı?
SA: Altyapı ve pistler başta gelen önceliklerimiz arasında yer alıyor. Fransa, İngiltere ve ABD’den uzmanları getirerek pistlerimizi inceletiyoruz. Raporlarında pistlerimizin genel durumu ve bakım programlarımızdan övgüyle bahsediyorlar. Pistlerimizin iyi durumlarını korumak, daha da iyileştirmek ve zamanı geldiğinde alt ve üstyapıyı yenilemek için hiçbir yatırımdan kaçınmıyoruz. 2019 yılında İstanbul ve Bursa Hipodromlarının idman pistleri ile Bursa Hipodromu’nun yarış pistini yeniledik. 2020 yılında ise Ankara, Adana, Şanlıurfa ve Diyarbakır Hipodromları’ndaki sentetik ve kum pistleri yeniledik.
EĞİTİMLERE ÖNEM VERİYORUZ
BH: Türkiye Jokey Kulübü’nün yeni ya da genişletilmiş eğitim programları var mı?
SA: Personelimizin alanlarıyla ilgili öncü ülkelerdeki son gelişmeler ve önemli uygulamalar hakkında güncel kalması için düzenli eğitime tabi tutulması bir diğer önceliğimiz. Bu bağlamda, komiserler, veteriner hekimler, nalbantlar, yarış görevlileri ve Apranti Eğitim Merkezimizdeki öğrenciler için eğitimler organize ediyoruz. Bu periyodik eğitimler yurtiçi ve yurtdışında ünlü uzmanların katılımıyla gerçekleştiriliyor. Son 3 yılda Avrupa ve Amerika’dan 14 uzmanla çeşitli eğitim programları gerçekleştirdik. 17 Veteriner Hekimimizi eğitim için İngiltere ve ABD’ye gönderdik. Çim pist bakım ekibimizi ise İngiltere’de hipodromlar ile spor kulüplerine danışmanlık hizmeti veren Institute of Groundsmanship tarafından organize edilen bir eğitime gönderdik.
Sektörümüzün en önemli aktörlerinden olan geleceğin jokeylerini 2 yıllık tam zamanlı bir program dahilinde Veliefendi Hipodromu’nda bulunan Apranti Eğitim Merkezi’nde yetiştiriyoruz.
Bunun yanı sıra sektörümüzde bir ilk olarak, Karacabey’de kurmakta olduğumuz merkezde geleceğin çalıştırıcı seyislerini de yetiştirmeye başlayacağız. Bu merkezde Türkiye’de yeni olan “Çalıştırıcı Seyis Sistemi”nin temellerini atarken, aynı zamanda yeni nalbantlara da eğitim vermeyi planlıyoruz.
İngiltere Yarışçılık Okulu (British Racing School) ile merkezde istihdam edilecek olan eğitmenlerin eğitilmesi ve programın oluşturulması için bir işbirliği protokolü imzaladık.
ATÇININ, YARIŞSEVERİN YANINDAYIZ
BH: Koronavirüs pandemisinin etkileri neler oldu?
SA: Pandemi esnasında ilk günden itibaren azami özenle ve disiplinle uyguladığımız tüm gerekli önlemlerin yanı sıra, sektörümüzün tüm mensuplarına finansal anlamda yardımcı olmak ve desteklemek adına mümkün olduğunca çok adım attık. Pandeminin ilk aylarında, Türkiye’de at yarışlarına 20 Mart ve 10 Haziran tarihleri arasında 82 gün boyunca ara verildi. Sonuç olarak, sektör mensupları ana gelir kaynakları olan yarış ikramiyelerinden mahrum kalmış oldu. Bu yüzden yarışlar 10 Haziran’da başladığında pandeminin negatif etkilerini, yarışsız geçen 82 günün kaybını telafi ederek engellemek için hiç vakit kaybetmeden yarış sayılarını artırdık ve yarış ikramiyeleri ile at sahibi primine %5 oranında zam yaptık.
1 Kasım tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yarış ikramiyelerine %20 oranında ikinci bir zam daha yaptık. 2020 yılı başında dağıtılacak ikramiye miktarının 710 Milyon TL olması planlanıyordu ancak pandemiye rağmen yıl sonuna kadar 738 Milyon TL tutarında ikramiye dağıtmayı başarmış olduk.
Tabi ki, Türkiye Jokey Kulübü’nün dolaylı finansal destekleri de oldu. Hipodromlarımızda bulunan ahırlardan kira alınmadı, at sahiplerinin borçları 6 ay süreyle ertelendi ve tesislerimizdeki aygır, kısrak ve tayların aylık bakım ücretlerine zam yapılmadı. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığımızdan at sahipleri, antrenörler ve binicilere ek yardımda bulunulması hususunda desteklerini rica ettik. Ortak çabalarımız sonucunda 20 Milyon TL tutarında nakit desteği at yarışçılığı sektörünün bu önemli mensuplarına doğrudan dağıtılmış oldu.
Ayrıca, yarışlara ara verilen zorlu dönemde kendilerine destek olmak amacıyla 3.000 ganyan bayimizin 100 gr olan altın teminatlarının yarısını kendilerine iade ettik. Bayilerimizin %1.1 oranındaki ödeme primini, %36’lık bir artışla %1.5’e çıkartarak toplam 9 milyon TL civarında ilave kaynak sağladık.
PROJELERİMİZİ HAYATA GEÇİRİYORUZ
BH: Türk yarışçılığı ve yetiştiriciliğinin mevcut durumunu ve büyüme potansiyelini nasıl tanımlarsınız?
SA: Türkiye, at yarışçılığı ve yetiştiriciliği yapılan ülkeler arasında idmandaki 7.000 aktif atı ve yıllık yaklaşık 1 Milyar Euro cirosuyla dünyada ilk 10, Avrupa’da ise ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Her daim daha da gelişmek üzere çalışıyoruz. Türkiye’nin atçılıkta hala büyüyerek gerçekleştireceği büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bu büyüme ve gelişimi sağlamak için koşullar elverdikçe bahsettiğimiz tüm projeleri birer birer hayata geçirmeye çalışıyoruz.
Türkiye için bir diğer ilk de, Karacabey Pansiyon Hara’nın içinde kurulan 744 box kapasiteli, at kliniği ve biri kum diğeri de silika kumlu yarı sentetik olmak üzere 2 farklı pisti bulunan bir idman merkezi.
Merkezde her at sahibinin kendine ait özel alanları olacak ve yeni kurulan bu idman merkezi sisteminin başta 2 yaşlı tayların idmanı olmak üzere, yarışçılık sektörümüz üzerinde büyük ve pozitif bir etkisinin olacağına inanıyoruz.