Sürekli mağdur olmak veya öyle görünmek sizi başkalarının eleştirilerinden korur. Ancak, toplumda söz sahibi kişilerin bu yola başvurması, çok daha derin yaralara neden oluyor. Birçok açıdan güven duygusunu yitiren toplumumuz, sporda artan tartışmalarla kendisini içinden çıkılmaz bir nefret havuzunda buluyor…
Süper Lig’de şampiyonluk yarışının son haftalarına girilirken artan gerilimin boyutu da sınırlarını aşmış durumda. Canlı yayında sinir krizi geçiren yöneticiler, kazandığı maçtan sonra bile tepki gösteren teknik direktörler ve sosyal medyada birbirine giren taraftarlar. Tek ortak noktaları hepsinin ‘mağdur’ olması…
Son olarak Ankaragücü’ne mağlup olan Galatasaray’da maç sonunda, Kaptan Arda Turan’dan Başkan Mustafa Cengiz’e, Teknik Direktör Fatih Terim’den 2. Başkan Abdurrahim Albayrak’a kadar isyan hakimdi. ‘Adalet istiyoruz, adalet’ diye bağıran ve sinir krizine yakın bir tonda konuşan Albayrak’ın kendisine hakim olamadığı anlar televizyonlardan canlı yayınlandı.
İlginizi ÇekebilirAbdurrahim Albayrak maç sonu çılgına döndü: Adalet istiyoruz adalet!
Gerçek şu ki, her sezon şampiyonluk yolunun sonuna yaklaşıldıkça artan gerilim sporun birleştirici gücüne ağır bir darbe indiriyor. Birçok konuda kutuplaşan toplum, ‘eğlence’ unsuru olması gereken spordaki tartışma ortamıyla daha da ayrışma noktasına geliyor. Sporda artan ırkçılıktan, sosyal medyadaki linçlere kadar birçok farklı sonuca neden olan bu gerilim, her tür yabani otun yetişebileceği bir toprak sağlıyor.
Peki, yaratılan bu ortamın sebepleri ve sonuçları neler? Yönetici veya söz sahibi kişilerin nefret ve güvensizliği tetikleyen açıklamaları toplumda ne gibi yansımalara neden oluyor?
Güvensizlik ve yitirilen saygı
Son olarak Galatasaray cephesinden duyduğumuz tepki dolu açıklamalar, aslında tüm kulüplerin dahil olduğu bir durum. Fenerbahçe’nin yayıncı kuruluşla girdiği tartışma, Beşiktaş’ın hakemler hakkındaki iddiaları ve Anadolu kulüplerinin isyanları, Galatasaray’ın gösterdiği tepkiden az değil. Herkesin içine girdiği bu tartışmalar, taraftar sayılarının fazlalığı nedeniyle Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe tarafından başlatılınca etkisi de daha fazla hissediliyor.
Ancak, Türk sporunun ‘en saygın’ ve ‘en köklü’ markalarının sürekli olarak mağdur olduklarını, haksızlığa uğradığını ve operasyona maruz kaldıklarını haykırması, toplumda zaten sarsılmış olan güven duygusunun daha da hezeyana uğramasına neden oluyor. Özellikle, hakarete varan ve hedef gösteren açıklamalar, kurumlar arasında olduğu gibi taraftarların da birbirine olan saygısını yitirmesine yol açıyor.
Mağdur olduğunu söyleyen manipülatörlerin başlıca özellikleri:Ne istediklerini doğrudan söylemezlerSürekli olarak başkalarını suçlarlarHerkesten ve her şeyden şüphe ederler, güvensizlerdir.Kendilerinden istenmemesine rağmen büyük fedakarlıklar yaparlar