‘İzlediğimiz bir futbol vardı, artık onun da tadı kalmadı’ dediğinizi duyar gibiyiz. Haksız değilsiniz. Türk futbolunun gözler önünde eriyişine tanıklık ettiğimiz şu günlerde, son olarak İskoç ekibi Rangers’ın dün geceki darbesiyle uykusuz kaldık. Peki 8 yıl önce iflas eden, kayyum atanan ve 4. Lig’e düşürülen Rangers, dün gece ‘Avrupa Fatihi’mizi elini kolunu sallayarak elerken neyin yanlış gittiğini düşündük mü?
Editörün Notu: Gönül isterdi ki, Galatasaray’ın tüm maddi zorluklara rağmen Rangers’ı saf dışı bırakarak Avrupa arenasındaki yürüyüşü hakkında bir yazı kaleme alalım. Ya da herhangi bir Türk kulübünün ilmik ilmik işlenmiş başarı hikayesini sizlere aktaralım. Ancak kısır tartışmalara sıkışmış, sadece kaostan beslenen Türk futbolu yerine; 8 yıl önce iflas edip 4. Lig’e düşürülen ancak, bugün Türkiye’nin ‘Avrupa Fatihi’ unvanlı kulübünü Avrupa sahnesinden silen dünyanın en eski futbol kulüplerinden olan Rangers’ı yazmak gerek. Çünkü dün gece izlediğimiz maç, İskoç ekibinin 8 yılda nasıl tekrar hayata döndüğünü değil, kulüplerimizin Rangers gibi adım adım iflasın eşiğine nasıl geldiğinin filmi gibiydi.
“Benim sıfırdan başladığımı söylüyorsunuz ama bu doğru değil. Hepimiz elimizdekilerle bir şeyler başarırız. Farkı yaratan bunları nasıl kullandığınızdır.”- Henry Ford
Alican ÖZCAN | Avrupa Ligi Play-Off turunda Galatasaray’ı 2-1’lik skorla eleyen Rangers, gruplara kalarak Steven Gerrard yönetimindeki yükselişine devam etmeyi ve istikrarı yakalamayı başardı. 2012’de yaşanan ekonomik iflas sonrası 49 milyon pound’luk borç nedeniyle kayyuma devredilen 148 yıllık kulüp, kötü yöneticilerin kulüp kasasının içini boşaltmasıyla toplamda 134 milyon pound’u aşkın borca ulaşınca Kulüpler Birliği tarafından yapılan oylama sonucunda 4. Lig’e düşürülmüştü.
Oylamaya katılan 30 takımın 25’i, o zamanki adı Glasgow Rangers olan köklü kulübün küme düşürülmesi yönünde oy vermişti. Rangers’ın durumu o kadar içler acısı bir haldeydi ki kanlı bıçaklı oldukları ezeli rakipleri Celtic’in ‘küme düşmesinler’ oyu bile onları kurtarmaya yetmedi. Aradan geçen yıllardan sonra 2017’de tekrar İskoçya Premier Lig’ine yükselen dünyanın en fazla şampiyonluk sevinci yaşayan takımı (54), 2018’de İngiliz efsane Steven Gerrard’ın teknik direktörlük koltuğuna oturmasıyla eski günlerine dönmeye başladı.
Son iki yılda ligi Celtic’in gerisinde 2. sırada bitiren Rangers, geçen sezon Avrupa Ligi’nde Son 16 turuna kalarak 2010-11’den beri ilk kez bu seviyeye ulaşmış oldu. İskoçya’da yeni sezona 7 galibiyet-2 beraberlikle başlayan ve liderlik koltuğunda oturan Rangers’ın hayata dönüş hikayesi, şimdilerde batmanın eşiğine gelen Türk futbolunun önderleri için ilham kaynağı olacak türden.
Ancak ‘büyük’ kulüplerimiz ve sadece günü kurtarmayı şiar edinen yöneticilerimiz, Rangers’ın yükselişinden önce nasıl battığını iyice irdelemeli. Çünkü Rangers’ın çöküşünün her bir adımı, şimdilerde gözlerimizin önünde eriyen kulüplerimizin yaşayacağı kaçınılmaz sona doğru nasıl gittiğini anlatıyor.
‘Büyüklük’ kavramının sadece medyada bazı köşeleri ele geçirip, milyon liralık vergi borçlarını sildirerek ya da ezeli rakiplere transferde çalım atmak olmadığının farkına varılması için sayılı günlerimiz kaldı! (Her geçen gün o çalımlar daha da küçülüyor)
İLGİLİ HABER Dedik, dedik, dinletemedik! UEFA sıralamasında 12. sıraya geriledik…
UÇURUMA GİDEN YOLDAKİ İYİ NİYET TAŞLARI!
2012’de iflas bayrağını çeken Rangers için kötü günler aslında çok öncesinde başlamıştı. 1988 yılında Glasgow Rangers’ı 6 milyon pound’a satın alan İskoçyalı çelik devi David Murray, o dönem mali açıdan zor günler geçiren Celtic’in kötü gidişini fırsat bilerek harcadığı paralarla birçok şampiyonluk elde etti.
1988-2002 yılları arasında başkanlık yapan Murray, görevinden ayrıldıktan sonra 2004’te tekrar başkanlığa geldi. Murray’in başkanlığında ilk şampiyonluğunu 1989’da yaşayan Rangers, 1997 yılına kadar 9 kez üst üste şampiyon olmayı başarmıştı.
Murray 2008 yılında 720 milyon pound değerinde bir servete sahipti ancak, 2009’da İskoçya’da yaşanan ekonomik kriz, Murray’in servetinin yüzde 78’ini kaybetmesine neden oldu. Murray’in batmasıyla kulüp Alastair Johnston’a devredilse de Rangers için işler yolunda gitmedi.
O sırada güvenlik, tekstil ve emlak işlerinde parlayan iş insanı ve sıkı bir Rangers taraftarı olan Craig Wyhte devreye girdi. Murray’in sahip olduğu hisselerin yüzde 85.3’ünü ve Alastair Johnston’un ise tüm hisselerini kulübün borçları yüzünden 1 Pound’a satın aldı!
Murray döneminde yapılan yüklü miktardaki transfer harcamaları ve gelen şampiyonluklar belki de o dönem mutluluk getirmişti ancak, asırlık çınar Rangers yaratılan maddi yükün altında kalarak 1 Pound’luk bedelle satılmıştı.
David Murray (solda) ve Craig Wyhte (sağda)
GLASGOW GİTTİ RANGERS KALDI!
Bu satışın arkasında kimilerine göre karanlık planlar yatarken, kulübün satışının ardından büyük çoğunluğu Lloyds Bank’a olan borçlar Wyhte Holding’e ait Wavetower adlı şirkete geçti.
Wavetower Limited’in ilk işi ise kulübün resmi adını The Rangers FC Group Limited olarak değiştirmek oldu. Ancak yapılan yönetim değişikliğine rağmen, Avrupa’da başarı yakalayamayan ve doğru dürüst geliri olmayan kulübün ekonomik sıkıntıları, Kraliyet Gelirler İdaresi tarafından mahkemeye verilmesiyle zirve yaptı.
Gelirler İdaresi, kulübün 2001 yılından beri birçok vergisini ödemediğini ve ödemesi gereken 9 milyon pound’luk borcu olduğunu açıkladı. Mahkeme, Glasgow Rangers’ın toplamda 49 milyon pound’a ulaşan borcu nedeniyle kayyuma devredilmesine karar verirken, kulüp bir gün sonra Londra merkezli finans şirketi Duff and Phelps’e devredildi.
KREDİLER BUHAR OLDU, TAKIM İHRAÇ EDİLDİ
Duff and Phelps şirketi kulübün mali kayıtlarına baktığında ise durumunun bilinenden de kötü olduğunu fark etti. Rangers’ı 1 Pound’a satın alan Craig Wyhte’ın, bilet firması Ticketus’tan kulübün 2017-18 sezonuna kadar olan bilet satış gelirleri karşılığında 2.4 milyon Pound kredi çektiği, ancak acil borçlar için çekilen kredinin nereye harcandığının belli olmadığı ortaya çıktı.
Üst üste yaşanan krizler neticesinde maç günü görev yapan güvenliklerin bile parasını ödeyemeyecek konuma gelen Glasgow Rangers, İskoçya Premier Lig’i Kulüpler Birliği’nde yer alan 30 kulüpten 25’inin ortak kararıyla ligden ihraç edildi. Adını değiştirip Rangers FC yaptıktan sonra yeniden İskoçya Premier Ligi’ne katılım başvurusu yapan Rangers’ın talebi ligdeki diğer kulüpler tarafından reddedildi.
Bu da yetmezmiş gibi 2012-13 sezonuna İskoçya’da 2. lig statüsündeki 1. Lig’den başlamak için yapılan başvuru da reddedilince yeni sezona 4. lig statüsündeki en alt ligden başlaması kesinleşmiş oldu.
Düşünün, Türkiye’deki ‘X’ bir büyük kulüp borçları nedeniyle diğer kulüplerin oylarıyla ligden ihraç ediliyor, ‘en azından bir alt ligden başlayalım’ talebi reddedilince en alt ligde mücadele etmek zorunda kalıyor. Hayali bile imkansız geliyor değil mi?
DİRİLİŞ RANGERS!
Nihayetinde 2012-13 sezonuna 4. Lig’de başlayan Rangers, bütün yıldız futbolcularından, sponsorluk anlaşmalarından ve zaten bir avuç olan gelirinden de mahrum kaldı. Yıllar önce başlatılan altyapı hamlesi bir nebze de olsa kadro kurmak konusunda en büyük teselli olurken, teknik direktörlük koltuğunda oturan kulübün efsanesi Ally McCoist’in varlığı da taraftarların yüreğine su serpti.
“Şu anda Rangers, belki de tarihinin en kötü günlerini geçiriyor. Evet, belki elimizden bazı oyuncuları çıkarmak zorunda kalacağız; ancak ben, bir yere gitmiyorum. Kalanlarla beraber, hep birlikte bu durumdan çıkmanın yollarını arayacağız ve kuşkusuz ki 140 yıl boyunca türlü zorluklarla boğuşmuş bu tarihî kulüp, bu zorluğun altından da kalkacak.” | Ally McCoist
Ally McCoist’in Rangers formasıyla attığı en güzel goller: