Takımlar sahaya çıkarken, şöyle bir gerçek vardı. Sivasspor, evinde oynadığı altı maçın, sadece birini kazanmıştı. Galatasaray ise, son dokuz deplasman maçında, iki defa galip geldi. Bu yüzden, bu maçta, her an, her şey olabilir, diye düşündüm.
Feghouli, Arda, Emre ve Belhanda ile oyuna başlamak, “Ben, maça hükmetmek istiyorum…” anlamına geliyordu, Galatasaray için… Belhanda, topu çok iyi yere vurdu ve Galatasaray öne geçti. Sivasspor’un oyununda, geçen sezon, tempo, heyecan ve hırs vardı. Bu sezon, yazdıklarımdan hiç eser yok, haftalar geçerken…
Takım boyunu kısaltamayan, kanat oyuncuları, çok etkisiz görüntü sergileyen ev sahibi karşısında Galatasaray, oyunu istediği gibi yönlendirdi. İyi oynarken, rakibin kullandığı taç atışında, savunma uyursa ve Marcao, rakibini iterse, penaltı olur. Fajr, VAR ile gelen penaltıyı kaçırmasa, farklı bir senaryo yazabilirdik.
Arda Turan’ın, böyle bir gole ihtiyacı vardı. Belhanda’nın nefis gol pası ile tam 9 yıl sonra Arda, Galatasaray’da golünü attı.
İkinci yarıya golle başlayan Galatasaray, oyunda, ipleri eline almaya başladı. Sahada dönen toplar dahil hepsinde başarılıydı, Galatasaray… 2-0 önde olmanın rahatlığı Galatasaray’ı, son 15 dakikada strese soktu. Maçın her dakikası goldür, prensibini boş veren Galatasaray, Caner’in golüne engel olamadı.
Bitime 12 dakika kala Okan, kalesinde devleşti. Kalede, sanki Muslera vardı. Tam anlamıyla maçı kurtardı. Galatasaray, bu maçı farka götürecekken, kendi kendine puan verecekti.
Ya Okan, formsuz olsaydı?