Yenilenen asfalt, havanın soğukluğu ve İstanbul’a getirilen lastiklerin piste çok uygun olmaması nedeniyle kaotik bir ortamda geçen, Formula 1 tarihinin en sıradışı yarışlarından birini geride bıraktık. Bu sporu yakından takip edenler için ilk yarısı çok heyecanlı ve keyifli, ikinci yarısı ise tarihe tanıklık etme açısından çok önemli bir organizasyondu.
İşin içine siyasiler girince ortamın iyice gerilmesi ayrıca renk kattı Türkiye GP’sine… Asfaltla başladı, gazozla bitti! Aslında; 2005’ten 2011’e kadar olan dönemdeki 7 yarışta yaşanan benzer tartışmalar, sosyal medya bu kadar yaygın olmadığı için çok gündeme gelmemişti. (Benim gibi) O yarışların tamamını İstanbul Park’ta izleyenlerin padoktaki siyasilerle ilgili sıra dışı maceraları, anılarda kalacak; kalmalı da zaten!
Ama son yarış ile ilgili şunu belirteyim: Yılda 100 milyon dolara yakın para kazanan, sadece Twitter’da 6 milyondan fazla kişisel takipçiye sahip, siyahlar için sembol olan, tarihin en başarılı Formula 1 pilotu ile sosyal medya üzerinden polemiğe giren (Daha doğrusu, siyasi rant için girmeye çalışan) siyasileri ancak Türkiye’de görürsünüz.
Saatte 300 km’den fazla hızla giden bir aracı kullanmaya çalışırken (İşi zaten bu olduğu için) asfalttan şikâyet eden birine “İşine bak” demek, gerçekten büyük cesaret!
Hamilton bu polemiğe girmez. Zaten zamanı da haberi de yoktur. Ama öğrenip “İyi de benim ülkemin parası sizin ülkenin parasından 10 kat fazla değerli. Asıl siz işinize bakın” dese ne yapacaksınız?
Adam işine baktı, tarihe geçti gitti!