Ergin Ataman: ‘Koca sezonu yok saymak emeğe büyük haksızlık olur’

EuroLeague ve Süper Lig’de lider durumda bulunan Anadolu Efes’in Başantrenörü Ergin Ataman SÖZCÜ Haftasaonu için Devrim Demirel’in sorularını yanıtları. Ataman ‘Yeni sezon başlamadan, 2019-20 sezonunda gösterilen emeğin karşılığı verilmelidir. Adaletli olan budur.’ dedi.

DEVRİM DEMİREL  / SÖZCÜ ÖZEL — Basketbolda sezonun kaderi halen belirsiz. Hem EuroLeague’de hem de ING Süper Lig’de lider durumda bulunan Anadolu Efes’in Başantrenörü Ergin Ataman da günlerini evinde geçiriyor. Her açıklamasıyla gündem belirleyen deneyimli spor adamıyla dünyayı etkileyen Covid-19 salgınını ve basketbol ile ilgili fikirlerini, önerilerini konuştuk.

Bu salgın bize, tüm insanlığa ne öğretti, öyle başlayalım.

Öncelikle hayatımızda çok önemli zannettiğimiz bazı şeylerin önemsiz; ıskaladığımız, ertelediğimiz birçok şeyin de çok önemli olduğunu öğretti. Aile değerlerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlamamızı sağladı. Bazen günlük yaşamın içindeki sorunları çok büyüttüğümüzü, hayatta sağlıktan daha önemli bir şey olmadığını gördük. Buradan tüm sağlık çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum. Bir insanın hayatını kurtarmak için yeri geldiğinde kendi hayatlarını riske atıyorlar. Bu, tarif edilemeyecek bir erdem. Bir kahraman arıyorsak bunlar sağlık görevlilerimiz. Bu salgında çok önemli kayıplar verdik. Ekonomik açıdan zorlu bir döneme giriyoruz. Ama manevi yönden de kazanımlarımız oldu. Umarım hayat normale döndüğünde bu farkındalığımızı daha nazik, doğru ve barışçıl davranış modellerine dönüştürmeyi başarabiliriz.

Günleriniz nasıl geçiyor? Özellikle Sarp’a zaman ayırdığınızı biliyoruz.

Günümü ‘ailemle geçirdiğim zaman’ ve ‘işimle ilgilendiğim zaman’ olarak ikiye ayırdım. Bu gibi dönemlerde günü zaman dilimlerine bölmek daha da gerekli. Sarp’la bol bol satranç ve PlayStation oynuyoruz. Hava iyiyse bahçeye çıkıp basketbol veya futbol oynuyoruz. Mümkün olan imkanlar çerçevesinde aktif kalmak, bedenen ve zihnen önemli. Farklı kaynaklardan gündemi takip ediyorum, bol bol kitap okuyorum. İşimle ilgili araştırmalar, analizler yapıyorum, olası transfer çalışmaları için hazırlıklara da vakit ayırıyorum. Netflix’te izleyemediğim filmleri ve dizileri izliyorum. The Last Dance ve La Casa de Papel, son günlerdeki favorilerimiz.

Yemek yapmak veya diğer ev işleri?

Yemek yapmanın fikri bile bana uzak! Ev işlerinde hiç iyi değilim. Hayatım boyunca iyi olmadığım işi yapmadım, yapmam. O yüzden hiç karışmıyorum. Hava güzelse bahçeye minderleri çıkarırım bak; o konuda iyiyim!

Fiziksel ve mental olarak sağlıklı kalmak için neler yapıyorsunuz?

Bu konuda şanslıyım, dışarısı ile teması az olan bir sitede oturuyorum. Hava iyiyse tedbirlerimi alıp yürüyüş yapıyorum, ardından açık havada egzersizler yapıyorum. Bir insanın mental olarak sağlıklı kalmasının en kestirme yolu ise kendini meşgul tutması. Mesleki açıdan hızlı aksiyon almaya hazırlıklı olmam gerekiyor, farklı senaryolar çerçevesinde takımla ilgili planlar oluşturuyorum. Büyük bir endüstrinin parçasıyız. Özellikle böyle dönemlerde duruşumuzun, söylemlerimizin, kararlarımızın kitleler üzerinde etkisi oluyor. Salgının dünyadaki seyrini, liderlerin baskı altındaki karar verme mekanizmalarını ve verdikleri kararların sonuçlarını dikkatle takip ediyorum. Bu çapta kriz anlarını yönetmek konusunda kendime dersler çıkarıyorum. Bazen politikacıların tüm insanlığı tehdit eden bir konuda dahi siyasi anlamda kutuplaşma içinde olmasından üzüntü duyduğumu da saklamayacağım. Sadece mesleki anlamda değil. ‘Ben siyasi bir lider olsam, böyle bir krizi nasıl yönetirdim’ diye düşünüyorum. Düşünmek iyidir; insanı canlı tutar.

Spora geçelim. Futbolda durum malum. Ekonomik sıkıntıda olan kulüpler, yayın gelirleri için geri dönüşe razı oldu. Ligler başlayabilir. Sizce doğru mu?

Biz zor dönemlere dayanıklı, uyum yeteneği güçlü bir milletiz. Diğer ülkelere göre gerek süreci yönetmek, gerek sonrasında toparlanmak için önemli bir avantajımız bu. Ancak bu sefer herhangi bir krizden bahsetmiyoruz; insan sağlığının merkezde olduğu bir durum. Çok hızlı ve gereğinden fazla normalleştirmemek lazım. Benim bakış açım net: İnsan sağlığını tehdit etmeyecek şartları oluşturabilirsek, gerekli tedbirler çerçevesinde yıl boyunca ortaya konulan emeğin karşılığının sahada alınması en doğru karardır. Ben emeğin karşılığının sahada alınmasını, yayın gelirinden daha öncelikli görürüm. Ama dediğim gibi; tüm tedbirlerin alınması ön koşuluyla.

Spor Hekimleri Derneği “Düşüncemiz, pandemi sürecinde organizasyonların başlatılmasının doğru olmayacağı yönünde” açıklamasını yaptı. Yorumunuz?

Spor Hekimleri Derneği’nin görüşlerine son derece saygı duyuyorum. Ülkeyi yönetenlerin verecekleri kararlar, sağlık çalışanlarından, hastanelerden, bilim adamlarından ve dünyanın dört bir yanından gelen veriler doğrultusunda şekillenecek. Tüm verileri analiz edip en doğru kararı vermeye odaklanacaklar. Siyasi lider olmak bu açıdan daha zor. Herkes kendi doğrularını savunurken, siz herkes için en doğrusunu bulmakla yükümlüsünüz. Spor organizasyonları konusundaki kararı da bu doğrultuda şekillendireceklerdir. Şu anki duyumlarımız, Avrupa’daki birçok önemli ligin tamamlanacağı yönünde.

FIBA, EuroLeague, TBF… Bu süreci hangi basketbol kurumu daha iyi yönetti?

Süreç, Dünya Sağlık Örgütü’nün direktifleriyle yönetildi. Gelinen noktada örgütün salgını geç ilan ederek ciddi bir hata yaptığını görüyoruz. Bu kadar önemli bir sağlık sorununda, sorumluluğu sporu yöneten birimlere, yapılara veya federasyonlara yüklemek doğru değil. Onlar da sağlıkla ilgili kurumlardan gelen verilere ve uyarılara göre hareket ettiler.

Liglerin bir şekilde tamamlanması gerektiğini daha önce söylemiştiniz. Hala bu görüşte misiniz?

Gerekli tedbirleri sağlayarak kimse için hayati tehlike oluşturmayacağımız bir ortam sağlanabilirse tabii ki oynanmalı. Eğer Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu’ndan aldığı verilere dayanarak, maçların seyircisiz bile oynanmasının sakıncalı olduğunu söylerse, o zaman oynanmaz. Burada kararın ne olduğundan çok, neye dayandırıldığı önemli. ‘Oynanmasın’ kararı sağlık otoritelerinin söylemine dayandırılırsa hiçbir sorun yok. Ancak sırf bazı takımlar oyuncuların sözleşmesini feshettti ve ülkesine yolladı diye bir sezon yok sayılacaksa bu, ülke basketboluna darbe vurur.

Lig oynanmazsa tercihiniz beyaz sezon mu, tescil mi olur?

Ben burada temel kriterin hakkaniyet olduğunu düşünüyorum. Maçların dörtte üçünü oynamış, çok başarılı olmuş ve hedefine yaklaşmış takımlarla, daha sezon ortasında yabancılarını yollamış ve hedeften uzaklaşmış takımları aynı kefeye koyarak koca sezonu yok saymak, verilen emeğe büyük haksızlık olur. Yeni sezon başlamadan, 2019-20 sezonunda verilen emeğin karşılığı verilmelidir. Adaletli olan budur.

EuroLeague nihai kararını mayıs sonunda verecek ama muhtemel takvimi açıkladı. Nasıl buluyorsunuz?

Plan ve stratejilerini, EuroLeague organizasyonunun prestij ve değerine uygun olduğunu düşünüyorum. Son kararı 24 Mayıs’ta verecekler. Oynama kararı çıkarsa tüm strateji ve planları hazır.

Sekizli final ve tek bir şehir önerisine ne diyorsunuz?

Bu aşamadaki en mantıklı çözüm; tek bir ülkede kalan normal sezonu oynayıp sonra sekizli final yapmak. Tabii bu yerin tüm takımların sorunsuzca ulaşabileceği ve salgında verilen mücadeleyi etkilemeyecek bir yer olması gerektiğinin farkındayım. Litvanya iyi bir aday. Kaunas ve Vilnius şehirleri olabilir. Başka bir alternatif Belgrad. Salgını kontrol altına aldığımızdan emin olduğumuz bir aşamada, iki salon kullanım avantajıyla İstanbul da değerlendirilmesi gereken bir alternatif olabilir.

Nando de Colo, Mike James gibi pek çok oyuncu, EuroLeague’in devam etmesine karşı çıkıyor.

Hatırlarsan pandemi ilk başladığında LeBron James, NBA yönetimine rest çekerek “Seyircisiz parkeye çıkmam” açıklamasında bulunmuştu. Buna rağmen NBA yönetimi durumu her açıdan tartarak kararı kendisi verip ligi tatil etmişti. Her oyuncunun fikrine saygı duyarım ama kararı burada da EuroLeague organizasyonu verecek. Kendi kafamıza göre hareket edemeyeceğimiz bir sektörün profesyonelleriyiz. Biz sezonun ilk maçından bu yana olduğu gibi şampiyonluğa odaklandık, maçlar oynanacak gibi tüm oyuncularımızı mental olarak hazır tutuyoruz.

EuroLeague “Oynuyoruz” derse Anadolu Efes’in planlaması nasıl olacak? Yabancıların Türkiye’ye gelişi vs.

Anadolu Efes, Avrupa’nın en iyi basketbol organizasyonlarından biri. Oynama kararı çıkarsa, stratejimiz dahilinde en iyi çözümü bulup takım olarak çalışmalara başlarız. O konuda kimsenin şüphesi olmasın.

EuroLeague “Temmuzda oynuyoruz” derse, Süper Lig’e takvimde yer kalmıyor. Haziran veya ağustos olabilir mi?

İspanya ve Almanya’dakine benzer bir planlama yapılabilir. Haziranın son haftası veya yeni sezon başlamadan önce 1 hafta veya 10 günlük bir turnuva olabilir. Sürekli tekrar ediyorum ama önemli. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Önerdiğim tüm alternatiflerin bir ön koşulu var. Bütün bunların, tüm sağlık tedbirleri alınarak ve tek şehirde yapılması şart. Ve de yetkililerin ‘Oynanabilir’ izni vermesi. Misal: Antalya’daki Gloria Sports Arena’da tüm takımlar ve görevliler izole bir şekilde organize edilebilir.

Bu salgından sonra basketbolda neler değişecek?

Bence dünyada sadece basketbol değil tüm sporlarda temel değişiklikler beklenebilir. Hem yapısal hem de ekonomik olarak yaşanan değişmeler, birtakım yeni düzenlemeleri zorunlu kılacak gibi görünüyor. Özellikle Avrupa’da finansal olarak güçlü ve nispeten daha küçük takımlar arasındaki makaslar daha da açılabilir. Bu, belki de EuroLeague’in NBA gibi kapalı bir lige dönüşme sürecini bile başlatabilir. Hatta bu değişim, tahmin ettiğimizden çok daha çabuk olabilir.

Anadolu Efes Genel Direktörü Alper Yılmaz tüm takımlarda bütçe küçülmelerinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Aynı görüşte misiniz?

Anadolu Efes, Avrupa basketbolunun en güçlü organizasyonlarından biri. Yaşanan bu olaylar global ekonomik düzeni etkileyecektir. Ama ben gelinen bu noktadan sonra Anadolu Efes camiasının şampiyonluk hedefinden uzaklaşacağını ve Avrupa’ya damga vuran bu kadroyu bozacağını tahmin etmiyorum. Daha büyük resmi, transfer döneminde yaşayıp göreceğiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir