Ne Zeus, ne Perseus: Dimitris Pelkas!

Ligde 1 hafta bay geçen Fenerbahçe, Kasımpaşa maçında sezona yeniden başlamış gibiydi. Anlaşılan, yoğun fikstürde boğulan futbolcular ve teknik ekip nefes alma fırsatını iyi değerlendirmiş. Sahanın her noktasında mücadele eden, savunmada ve hücumda yardımlaşan, birbirleri için oynayan takım görüntüsüne tekrar kavuşmuş bir Fenerbahçe izledik.

Mental toparlanmanın yanında, Enner Valencia’nın geri dönmesi, Dimitris Pelkas’ın ‘nihayet’ 10 numara pozisyonunda oynaması ve Mert Hakan Yandaş ile Ozan Tufan’ın orta sahadaki uyumu galibiyetin ve iyi oyunun kilit noktalarıydı. Özellikle Başakşehir maçıyla birlikte Mert Hakan Yandaş’ın takımdaki rolüne iyice adapte olduğu söylenebilir. Her yere yetişmeye çalışırken paramparça olmak yerine, üstlendiği rolü layıkıyla yaptığında Mert Hakan’ı izlemesi zevkli oluyor.

Sadık Çiftpınar’ın ise kariyerinde ilk kez sol bek oynadığı maçta, Yusuf Erdoğan gibi tekniği yüksek bir futbolcu karşısında sapasağlam durması ise, tatlının kreması kıvamındaydı. Eminim maçtan önce Sadık’ı sol bekte gören herkes ‘eyvah’ demiştir. Ama maç boyunca konsantrasyonunu kaybetmeyen Sadık, bir-iki kez dışında bölgesinde açık vermeyen oyunuyla herkesi utandırdı.

Her iki takımda da çok sayıda eksik futbolcu vardı ancak, Fenerbahçe bu açığını mücadelesiyle çok iyi kapattı. Son haftalarda düşüş gösteren dirençli ve baskılı oyun anlayışını yeniden kazanmış olmaları ve bunu 90 dakikaya yayabilmeleri, bence 3 puandan daha kıymetli. Maç boyunca Kasımpaşalı futbolculara net fırsat tanımamaları, Fenerbahçe için belki de şimdiye kadar sezonun en iyi savunma performanslarından biriydi. Üstelik sol beksiz ve orta sahadan bozma stoperle!

Böylesine geniş bir kadro kurulmasına rağmen bitmeyen sakatlıklar ve hastalıklar nedeniyle her maça farklı 11’le çıkmış olmak çok büyük bir dezavantaj. Buna rağmen oyun şablonunu kısmen de oturtabilmiş olması Erol Hoca’nın mahareti. Hatalarını eleştirdiğimiz gibi hakkını da vermeliyiz. Üstelik saha içinde, saha dışında, önünde, arkasında, sağında ve solunda yer alan bu kadar büyük egoları idare edebilmek ve bu baskıya göğüs gerebilmek her babayiğidin harcı değildir. Ancak şu da bir gerçek ki, Alanya maçında takımın daha fazlasını yapması gerek…

Ne Zeus, ne Perseus: Dimitris Pelkas

Dipnot: Gustavo, Sosa, Mert Hakan, Ozan gibi isimlere ilk 11’de yer açabilmek için kanatta oynatılan Pelkas’ın artık 10 numaradan başka bir pozisyon görmemesi gerek. Zaman zaman pozisyonunu kaybetse de -haftalarca kanatta oynadıktan sonra çok normal- Fenerbahçe’nin hücumlarındaki kilit nokta olmayı başardı. Orta saha ve forvet arasındaki bağlantıyı bir türlü kuramadığı için pozisyon üretmekte zorlanan Fenerbahçe’nin tartışmasız ilacı konumunda. Erol Hoca’nın Pelkas’ı kanatta oynatma konusunda diretmeyerek 10 numarada devam etmesi halinde, Akhisarspor taraftarının Yunan futbolcu Gekas için söylediği meşhur “Ne Zeus, ne Perseus” bestesinin benzerini Pelkas için duyabiliriz.

İlk 11’e yazılacak ilk isim: Valencia

Dipnot 2: 1 ay önce yazdığım yazıda Enner Valencia’yı eleştirenler için “umarım yokluğuyla terbiye olmuşlardır” demiştim. Olmadılarsa şimdi varlığı ile terbiye olabilirler. Skora doğrudan katkısı olmayabilir ancak, hücumda takıma kattığı hareketlilik ve rakip savunma için oluşturduğu tehdidin bile ne kadar fark yarattığı ortada. Gol atsın veya atmasın, Valencia bu takımda ilk 11’e yazılacak ilk isim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir