Başakşehir’de hiç de öyle son şampiyonun özgüvenini göremedik. Geçen sezon Galatasaray gibi bir rakibe karşı cüretkâr oynayan, ezici üstünlük sağlayan, moral-motivasyonu yerinde olan semt takımı dün yoktu. Laf aramızda, gerisinde meselesi olan gerisine bakar. Galatasaray, Başakşehir ile olan hesabını da kapatmış oldu, şampiyonluk için umutlandı.
Galatasaray eğer dün galip geldiyse bireysel yeteneklerle değil takım oyunu ile kazandı. Marcao- Luyindama ikilisi iyi işler yaptı; penaltı aldırdı, rakip kaleyi zorladı. Kanat bekleri takım oyununa katkı sağladı; sağlı-sollu ortalarla Falcao’yu besledi. Taylaninho denen çocuk harika resital yaptı.
Galibiyetin asıl mimarları Arda-Feghouli-Emre üçlüsü desem yanlış mı olur? Sen dünyanın en iyi golcüsünü getirsen hücum farkı yaratacak oyuncun yoksa gol atamazsın. Falcao penaltı atarken skorboard’da 0-1 yazıyordu zaten… Bu takıma gol atamayan golcü diye nam salan Diagne’yi koysan da katkı sağlar. Kimse saç rengine takılmaz. Belhanda da böyle fırsatçılığını konuştursa eleştirilmez.
Fatih Terim nasıl sevinmesin? Lige iyi başladı, Avrupa için hayal kurmaya başladı. Nokta transferler farkı ortaya koydu.
Hakem Atilla Karaoğlan’ı herkes eleştiriyor. İyi de VAR’da hakem camiasının prensi Zorbay Küçük var. Karaoğlan VAR uyarısıyla pozisyonu izledi. Penaltı çalmak için Demba Ba’nın topa nasıl müdahale etmesi gerekiyordu, bilemiyorum. Marcao’ya kart çıkarabilirdi.
Doğrusu Fenerbahçe maçı öncesi Süper Lig’de 2’de 2 yapmayı başaran Galatasaray, dev mücadeleye moralli çıkacak ama unutmamalı ki derbi maçlar önceden tahmin edilemiyor. Her iki takım kazanmak için sahaya çıkacak.