Türkiye’nin cimnastikteki kaderini değiştiren adam Ahmet Önder

Dünya Şampiyonası’nda serimi bitirip yere indiğimde, yumruklarımı havaya kaldırdığımda zaten az çok sonucu biliyordum. İçimden “Hayaller, hayallerde kalmamalı Ahmet” dedim kendime…

ÖZEL RÖPORTAJ: YASİN YILDIRIM | DÜNYANIN en prestijli branşlarından cimnastikte, Türkiye’nin makus tarihini değiştiren iki isimden biri Ahmet Önder. Geçen yıl Dünya Artistik Cimnastik Şampiyonası’nda paralel barda gümüş madalya kazanarak, halkada altın alan İbrahim Çolak’la birlikte tarihimizdeki ilk madalyaları ülkemize armağan eden Ahmet, artık Tokyo Olimpiyatları’nın hayalini kuruyor.

24 yaşındaki milli yıldızımızla tarihi başarısı, hedefleri ve yaşamıyla ilgili samimi bir röportaj gerçekleştirdik.

-Cimnastiğe nasıl başladın? Nasıl keşfedildi bu konudaki yeteneğin?

ÇOCUKKEN çok yaramazdım. Sağa sola koşmak etrafı birbirine katmak gibi meziyetlerimle ünlüydüm yani ailede. Bunun yanında tırmanma, zıplama, esneklik gibi konularda da farklı bir eğilimim vardı. Bunu doğru yönlendirmek için halamın kızı Tuğçe ablamdan çıkan fikirle birlikte profesyonel bir salonun yolunu tuttum ilk kez.

-TÜRKiYE için madalyanın hayal olduğu bir branşta dünya ikincisi oldun? O an neler hissettin?

DAHA önce hiç yapılmamış bir şeyi başarabilmenin bence tek bir yolu var. Takıntı derecesinde o başarıyı hayal etmek ve onunla yaşamak. Sanki o başarıyı aldığınızı, o kürsüye çıktığınızı, o madalyayı öptüğünüzü kafanızda canlandırmalısınız. Bu bence hem antrenman hem de yarışma performansına etki eden bir güç. Dünya Şampiyonası’nda serimi bitirip yere indiğimde, yumruklarımı havaya kaldırdığımda zaten az çok sonucu biliyordum. İçimden “Hayaller, hayallerde kalmamalı Ahmet” dedim kendime.

– TÜRKiYE ilk kez olimpiyatlarda 4 sporcu ile temsil edilecek. Bu çıkışın sebebi ne?

HER konuda başarının anahtarı bence istikrarlı ve disiplinli iş yürütme. Kötü günler olduğunda, zor günler olduğunda, engebeli yollar olduğunda yapmanız gereken işi kalkıp yapıyorsanız, işte o zaman dünyanız değişmeye başlıyor. Bakanlığın, federasyonumuzun, biz sporcuların ortak emekleri sayesinde bugünlere gelindi ki daha çok başındayız. Yöneticiler sporcuları mutlu edecek tesis, ekipman, eğitim gibi imkânları sağladığında, sporcular da bunun kıymetini bilerek çalıştığında her branşta başarı geliyor. Sadece cimnastik için değil ülkemizde birçok branş için bunlar konuşulacak, önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

-PEKi senin idollerin kimler?

Bizim jenerasyon Nadia Comaneci ile tanıdı bu sporu mesela. 2004 Atina Olimpiyatları’nda Japon cimnastikçi Hiroyuki Tomita’yı izlediğimde çok etkilenmiştim. LeBron James’e bakıp gücün nasıl doğru kullanılabileceğini, Ronaldo’ya bakıp nasıl bir marka yaratılabileceğini, Sharapova’ya bakıp nasıl kriz yönetilebileceğini öğrenmeye başladım.

-SIKI bir sosyal medya kullanıcısısın. Dünyadaki önemli sporcular da dijital medyanın gücünü çok iyi kullanıyor. Neler yapıyorsun?

TAM da söylediğiniz gibi bazı yıldız sporcuların sosyal medyayı ve daha da büyük çerçevede markalarını nasıl yönettiklerini, neler yaptıklarını gözlemlemeye çalışıyorum. Benim de iletişim konularında danışmanlığımı yapan profesyoneller var. Bunları uygulamak, bu esnada spora verdiğiniz konsantrasyonu zedelememek çok önemli. Hepsi profesyonel yönetilen süreçler.

-ZORLUKLARLA nasıl başa çıkıyorsun?

DÜŞÜNMEMEYE çalışarak baş ediyorum açıkçası. Bir de zoru başarmam halinde alacağım hazzı düşünerek.

-PEKİ bu sporu yaparken yaşanan zorluklar neler?

TEMEL eğitimi alan bir çocuğun potansiyeli varsa bunu antrenörler anlayıp onu geliştiriyor zaten. Ailenin de çocuğu bu yolda ilerletmeye hevesli olması çok önemli. Sporcular açısından bakarsam, yoğun tempo en zor kısmı. Ayrıca sporcu olarak diğer alanlarda kendimizi geliştirmeyi bazen arka plana atıyoruz. Kültürel anlamda, entelektüel anlamda kendimizi geliştirmeye vakit bulmalıyız. Daha aydın insanlar olabilmek için.

İZMİR, TOKYO GİBİ ŞU SIRALAR

TOKYO’DA ilk kez olimpiyat atmosferini yaşayacağım. Öncelikli hedefim “Olimpik Sporcu” unvanını hazmetmek ve tadını çıkarmak. Orayı doya doya yaşamak istiyorum. Heyecanını, stresini, sevincini, şaşkınlığını her şeyiyle. Şampiyonluk ya da madalya içinse daha önce söylediğim gibi “Gerçekleştirdiğini Hayal Et Gerçek Olsun” mottosuyla çalışıyorum. İzmir benim için İzmir değil bu aralar, Tokyo sokaklarına dönüşüyor ara ara kafamda. Japonya’da salona girdiğimi, müsabakada yarıştığımı hayal etmeye çalışıyorum. Olimpiyatların ertelenmesi konusunda durumu kabullenme ve yolumu ona göre çizme taraftarı oldum. Bu yaşandı, değiştirme gücüm yok, bana bağlı bir durum değil çünkü. O yüzden yeni normal neyse ona adapte olmalıyım. Tabi ki ilk etapta bir motivasyon kaybı oldu ama çabuk toparladık, hırslıyız.

YILDIZ FORVET GİBİ KARŞILANDIK

HAVAALANINDA üç büyüklere transfer olmuş yıldız forvet gibi karşılandık. Sonrasında sosyal medyanın getirmiş olduğu bir rüzgârla kısa sürede neredeyse tüm ülkeye kendimizi tanıtmış olduk. Basından büyük bir ilgi alaka vardı sağ olsunlar. Başarıyı çabuk sahipleniyor bence bizim insanımız, bir de bizim gibi gençlerden böyle haberler almak herkesin hoşuna gidiyor.

AMUDA KALKIP TİŞÖRT ÇIKARTTIM

BENİM kadar hareketli biri için evde kalmak çok zordu. Evde kaldığımda da her gün bir challenge (meydan okuma) deniyordum. Amuda kalkıp tişört çıkarma bile yaptım. İnsanın canı sıkılıyor doğal olarak. Online olarak antrenmanlarımızı devam ettirdik, şartlar el verdiğince tabii. Karantinada kitaplarla da aramı düzelttim.

GÜNDE 6 SAAT YILDA 350 GÜN ÇALIŞIYORUZ

GÜNDE 3’er saatten 2 antrenman, haftada 6 gün, senede neredeyse 350 gün çalışıyoruz biz. Vücudumuz bu tempoya alıştığı için her zaman fiziksel zorluk çektiğimizi söyleyemeyiz ama işin en zor yanı psikoloji yönetimi bence. Düştüğümüz, bozulduğumuz, içimizde kırıldığımız anları yönetmek çok önemli. Ben yalnızca paralel aletinde değil tüm aletlerde yarışıyorum ve all around bir sporcuyum. Paralel aleti ise favorim. Zorluk, mükemmelliği yakalama yolunun tanımı bence. Aynı hareketleri binlerce kez aynı sabırla tekrarlamak kolay iş değil gerçekten.

LİDER RUHLUYUM

LiDERLiK çevrendeki insanların işlerini kolaylaştırmak onlara öncülük etmek demek. Bunu başarı kazanarak sağlayabilirsin, seni örnek alırlar. Bunu zor işlere atlayarak yapabilirsin, arkadaşların, ailen mutlu ve güvenli hissederler. Bir YouTube kanalım var örneğin, oraya cimnastik ile ilgili eğlenceli, bilgilendirici videolar atmaya çalışıyorum. Belki birileri görür ve onlarda bir ışık yanar diye.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir