Unutulan efsane, ilklerin sporcusu Arthur Wharton! 155 yaşında…

Avrupa ve dünyada yaşananlara baktğımızda, günümüzde ırkçılığın coğrafyasının olmadığı her saniye suratımıza çarpan acı bir gerçek. Geçtiğimiz günlerde 155. yaşına giren Arthur Wharton ise, bizden çok eski zamanlarda bu hastalıklı kafa yapısıyla yüzleşen ancak mücadelesini hiçbir zaman bırakmayan bir efsane. Hatırası ve mirası yarım asırdan fazladır unutturulmak istense de, efsanelerin asla ölmeyeceğini onun hikayesini okuyarak anlamak mümkün…

Alican ÖZCAN | Arthur Wharton ismini daha önce hiç duydunuz mu? İçinizden ‘hayır’ demeniz yüksek ihtimal. Pek çok insan bu isimden ve geride bıraktığı hikayeden habersiz. Arthur Wharton ve benzeri birçok bayrak adamı bize unutturmak üzerine kurulu dünya tarihinin bu utancına karşılık, onu ve mücadelesini hatırlamak, bıraktığı mirasa hak ettiği saygıyı vermek gerek.

Edlington mezarlığına gömüldüğünde mezar taşı bile olmayan, ömrünün son yıllarında kömür ocaklarında çalışan, kanserle savaşan ve beş parasız şekilde hayatını kaybeden Arthur Wharton! Dünya futbol tarihinin profesyonel ilk siyahi futbolcusu, profesyonel kriket-ragbi oyuncusu ve ilk rekortmen siyahi koşucu…

Birleşik Krallık’ın yaklaşık yarım asır boyunca bir mezar taşını bile çok gördüğü Wharton, şimdilerde adını ilk kez duyurduğu Darlington şehrinin duvarlarını süslüyor. Arthur Wharton Vakfı’nın duvarına hatırasını yaşatmak için çizilen dev resmi, efsanenin 155. doğum gününde tamamlandı.

“Siyahların yaşamları, ancak siyahların tarihi eğitim sistemimizin ve kültürümüzün dokusuna işlendiğinde önemli olacak” diyen Vakıf Başkanı Shaun Campbell, “Arthur gibi ilham verici figüre sahip olmak, bunu sağlamamıza yardımcı olacaktır” sözleriyle Arthur ve mirasına neden sahip çıktığını açıklıyor.

28 Ekim 1865’de o zamanki adı Gold Coast olan Gana’da doğan ve köklü bir ailede yetişip İngiltere’ye dini bir misyoner olma amacıyla gelen Arthur Wharton kimdi? Hangi sporda dalında yer alırsa adından söz ettiren Wharton’ı şöyle hayal edebilirsiniz; Manuel Neuer kalitesinde ve Raheem Sterling kadar hızlı bir kaleci, aynı zamanda Usain Bolt kadar rekortmen bir koşucu.

Peki, Wharton gibi daha kaç hevesli siyahi sporcu ve kadının adını duymayacağız? Ten rengi siyah olmasaydı Wharton başka ne gibi unvanlara sahip olurdu? Hikayesi, mücadele ve zeka barındırıyor ama aynı şekilde, İngiltere ve dünyadaki sömürge yönetiminin ve azınlıklara nasıl muamele edildiğinin hikayesidir.

Gelin birlikte bu hikayeye ortak olalım…

Foto: Arthur Wharton Vakfı

GÜÇLÜ VE ZENGİN BİR AİLE

Arthur Wharton, 28 Ekim 1865’te şimdiki adı Gana olan Gold Coast’un başkenti Accra’da hayata geldi. Babası Henry Wharton Batı Hint Adaları’ndaki Grenada’dan misyoner olarak gelmiş Metodist bir bakandı ve annesi Annie Florence Egyriba ise, Ganalı Fante Kraliyet ailesinin mensubuydu.

Arthur, sömürge toplumunun güçlü ve zengin üyeleri arasında büyüyen bir çocuktu. İki dedesi de İskoç tüccar olan Arthur’un, anneannesi Afrika-Grenada’da köle, amcası ise başarılı bir iş insanı ve Gold Coast Times’ın sahibiydi.

Ancak sömürgeci devletlerin ülkesine karşı düzenlediği saldırılar sonucunda, ailesi tarafından 10 yaşındayken Londra’da bir okula gönderildi. Köklü ailenin en büyük beklentisi Arthur’un babasının izinden giderek bir misyoner olmasıydı. Ama onun kalbinde spor sevgisi vardı.

Metodizm nedir?
Metodizm, John Wesley adındaki bir keşişin yaşamından ve öğretilerinden inançlarını alan Hristiyanlık’ın Protestanlık mezhebine bağlı bir manevi düşünce sistemidir. 18. yüzyıl İngiltere Kilisesi içinde bir canlanma akımı olarak ortaya çıktı ve Wesley’in ölümünden sonra ayrı bir mezhep haline geldi. | Kaynak: Vikipedi

VAİZLİKTEN FUTBOLCULUĞA…

19 yaşındayken Metodist bir vaiz olması için County Durham’daki Cleveland Koleji’ne yazdırıldı. Ama futbol Arthur’un dikkatini tamamen dağıtmıştı. Kolej günlerinde hangi spor branşında yer alsa başarılı olan Arthur, 1887’de Preston ile Blackburn arasındaki bisiklet yarışını rekor dereceyle bitirdi.

Bundan bir yıl önce, 3 Temmuz 1886’da Londra’daki Stamford Bridge’de Amatör Atletizm Birliği’nin 100 metre yarışına katılan Arthur, yarışı 10 saniyede tamamlayarak dünya rekorunu kırdı ve dünyanın en hızlı koşucusu oldu.

Bisiklet, atletizm, kriket ve ragbi derken, henüz 19 yaşında Darlington’da futbol kariyerine kaleci olarak adım atan ve 32 maçta forma giyen Arthur, yerel basında ‘yenilmez‘ lakabını almıştı bile.

Arthur Wharton, Darlington formasıyla 1887 | Foto: Arthur Wharton Vakfı

HEM KALECİ, HEM DE GOLCÜ

Hızına rağmen kaleciliği seçen Arthur, yine de maçlarda ileri çıkmaktan kendisini alıkoyamıyordu. Atletik yapısı ve hızı sayesinde kalesini terk edip gol atması şimdilerde garip görünse de, o dönemlerde kaleciler topu kendi yarı sahalarının herhangi bir yerinde kontrol edebiliyordu. Bu da hızlı bir kalecinin topu hızlı şekilde hareket ettirebileceği anlamına geliyordu.

Sahadaki hızlı ve haşarı karakteri kısa sürede rakiplerin de dikkatini çekti. Dönemin ünlü takımlarından Preston North End’i şaşkına çeviren kaleciliği sayesinde bu kulübe transfer edildi. Preston North End formasıyla Federasyon Kupası’nda yarı finale kadar yükseldi ancak takımı West Bromwich Albion’a 3-1 kaybedince finalde oynama şansını kaybetti.

İLGİLİ HABER Premier Lig`in yeni incisi: Deli Bielsa Premier Lig`in yeni incisi: Deli Bielsa

ATLETİZM, RÜŞVET VE FUTBOLA DÖNÜŞ

1888’de Sheffield’a taşınan Arthur, kısa bir süreliğine futbolu bırakıp koşuculuk -Sheffield o dönemin atletizm merkeziydi- kariyerine devam etti. Hillsborough’daki Queen’s Ground’da binlerce kişi önünde düzenlenen Sheffield Yarışı’nı kazanan Arthur için “yarış atı gibiydi” ifadeleri kullanıldı. Atletizmden fazla para kazanamasa da spora olan tutkusu her şeyden üstündü. Kendisine yarıştan önce teklif edilen rüşveti ve yanıtını şu sözlerle anlatıyordu:

“Bir keresinde yarışı kaybetmem için bir kişi 20 sterlin teklif etti. Kiminle konuştuğunu bilip bilmediğini sordum ve elbette biliyordu. Ama ona koşacağımı ve bir daha böyle bir teklifte bulunursa Atletizm Derneği’ne rapor edeceğimi söyledim.”

O dönemlerde birden fazla spor yapmak alışılmadık bir durum değildi. Bu süre zarfında kriket, ragbi ve bisiklet sporlarındaki kariyerini de sürdüren Arthur, 1889’da tamamen futbola odaklanmaya karar verdi. Futbol Ligi bir yıl önce kurulmuştu ve Rotherham Town ona profesyonel sözleşme teklif etti.

Bir taraftarın 1942’deki Arthur Wharton yorumu:
“Rotherham ile Sheffield arasındaki bir maçta Wharton’ın havadayken topu iki bacağının arasında yakaladığını gördüm. Yaklaşık 50 yıldır futbol izliyorum ve buna benzer bir şey hiç görmedim.”

IRKÇILIK OLMAZSA OLMAZDI!

Ancak yeteneği duyuldukça bazı taraftarlardan, yorumculardan ve yerel basından ırkçı yorumlara da maruz kaldı ve ona bazı çevrelerde ‘Darkie (Zenci) Wharton’ denildi.

Bir gazetenin köşe yazarı, Preston için oynadığı dönemde, “İyi hakemlerin söylediklerine göre; İngiliz Kupası’nda Wharton North End için kurtarış yaptığında, rakiplere avantaj sağlanacak. Ben de aynı fikirdeyim. Bu zencinin sırtı, direkler arasında bir gökkuşağına yer olmadığının farkına varamayacağı kadar kalın mı?” ifadelerini kullandı.

Yine de, 10 yıl boyunca formasını giydiği Rotherham’da büyük başarılar elde etti. Takımın Midland Ligi’ni kazanmasına ve ikinci kademeye yükselmesine yardımcı oldu. 1894’de Sheffield United ile sözleşme imzaladı ve karşılığında bir bar sahibi oldu. O zamanlar futbol kulüpleri makul bir ücret yerine bu tarz teklifler yapıyordu.

İLGİLİ HABER `Siyahiler soğukta futbol oynayamaz dediler, İngiltere`de 600 maça çıktım` `Siyahiler soğukta futbol oynayamaz dediler, İngiltere`de 600 maça çıktım`

50’SİNDE GÜVERCİN YAKALAYAN ARTHUR!

Ancak Sheffield United’ın daha genç bir kaleci olan William Foulke -Şişman Foulke- ile sözleşme imzalaması, Arthur’u ikinci kaleci konumuna düşürdü.

Sadece 3 maç oynadığı Sheffield United’daki son maçında 2-0’lık mağlubiyet gördü. Üstelik gollerden birinde büyük bir hatası vardı. Kaleye doğru gelen bir topu, meşhur yumruklarıyla uzaklaştırmak isterken ıskalaması, topu ağlarında görmesine neden oldu.

Sheffield United’ın ardından birkaç kulüpte daha forma giydikten sonra 1902’de emekli oldu. Güney Yorkshire kömür madenlerinde nakliyecilik işine girmeden önce Rotherham’da bir süre bar işletti.

Kömür ocağında nakliye işçiliği yaptığı sırada 1914’te 1. Dünya Savaşı ilan edildi ve 30 yıl önce evi yerine koyduğu ülke için orduya katıldı. 1915-1918 yılları arasında ‘Ev Muhafızları’nda yer alan Arthur, kriket ve koşuya olan ilgisini ise hiç kaybetmedi. Söylentilere göre 50’sinde bile güvercinleri yakalayabilecek kadar hızlıydı.

1926 yılında madencilerin 7 ay süren Genel Grevi’nde yer aldığına ise hiç şüphe yok.

KANSER, YOKSULLUK VE İTİBAR

Takvimler 1930’u gösterdiğinde, henüz 65 yaşındayken Yorkshire’da üst dudak kanserinden hayatını kaybetmeden önce ömrünün son 15 yılını yoksulluk içinde yaşayarak geçirdi. Edlington Mezarlığı’na gömüldüğünde mezar taşı bile yoktu ancak, 1990’larda yazar Phil Vasili sayesinde yeniden hatırlandı.

1997’de İngiltere’nin uzun yıllar boyunca unuttuğu isim için ilk olarak bir mezar taşı yaptırıldı. Altı yıl sonra Arthur, Manchester’daki müzede Futbolun Onur Listesi’ndeki yerini aldı, hem de en tepede!

2015’te Futbol Federasyonu, Staffordshire’daki Ulusal Futbol Merkezi’nde Arthur heykelinin açılışını yaptı. Törene katılanlar arasında Arthur Wharton Vakfı’nın kurucusu Darlingon merkezli sanatçı Shaun Campbell, Les Ferdinand ve Viv Anderson da vardı.

Arthur unutulmuş bir adam olarak ölmüş olabilir, ama o ve mirası şimdi hiç unutulmamak üzere yeniden hatırlanıyor.

İyi ki doğdun Arthur! 

Our first blog post – 155th Anniversary. have a read – have a watch and #salute #ArthurWharton #Ghana #icon https://t.co/ZuFo2OxDEb pic.twitter.com/ZjdcgSsMS0

— Shaun Campbell (@arthurwharton) October 28, 2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir